TÜSİAD'ın, yeniden Görüş dergisini çıkartması memnuniyet verici. Yıllar önce, Güngör Uras'ın başkanlığında yayınlanan o el kadar Görüş'leri merakla beklerdim. Bu defa, farklı formatta, ama özenle hazırlanmış bir dergiyle karşılaştım. Sadece ekonomi değil, siyasi konulara da temas ediliyor. Bunlardan biri, seçim barajı meselesi. Barajın düşmesi gerektiği anlatılıyor. Parlamentoda, temsilde adaleti sağlamak isteyen TÜSİAD'ın, bu durumda, yargı reformunu da sahiplenmesi gerekmez mi? Bugüne kadar Yargıtay ya da Danıştay'da, çoğunluğu elinde bulunduran ekip, cumhurbaşkanına, hep aynı istikametteki adayları sunuyordu. Bunu 2 Nisan 2010 günü yazdım fakat tekrarlayacağım. Diyelim ki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçiminde, Yargıtay ya da Danıştay, her boş yer için Çankaya'ya 3 aday sunuyor. Bugünkü durumda, her bir Yargıtay ya da Danıştay üyesi, 3 kişiye birden oy atabiliyordu. Böylece, Yüksek Yargı'da ekseriyeti elinde bulunduran eğilim, 3 kişilik blok listeler çıkarıyor; farklı düşüncede olanlar ise, yani azınlık, yaya kalıyordu. Bırakınız % 10 barajını, % 50'lik sanal bir baraj uygulaması söz konusuydu. Şimdi, hem HSYK'ya, hem de Anayasa Mahkemesi'ne aday gösterirken, her hâkim ya da savcı veya YÖK üyesi, sadece bir kişiye oy atacak. En fazla oy alanlar sıralamaya girecek ve aralarından tercih yapılacak
Açıklamalarını okuyunca, yeni Başkan Ümit Boyner'in, yargı reformundan endişe duyduğu izlenimine kapıldım. Oysa, Seçim Kanunu'nda % 10 barajına karşı çıktığına göre, Anayasa Mahkemesi ya da HSYK'ya aday belirlenirken uygulanan gizli barajların da kırılmasını istemesi gerekmez mi? Hele HSYK'da, sadece Danıştay ve Yargıtay üyeleri temsil ediliyor; sadece onlar oy kullanıyor. Alt kademe mahkemelerinden, Kurul'a ne üye seçiliyor, ne de bu mahkemelerdeki hâkim ve savcıların aday göstermek için oy kullanmalarına izin veriliyor. Tamamen devre dışı bırakılmış durumdalar. Yeni düzenleme, temsilde adaleti sağlamaya yönelik adımlar atıyor.
Bence, Boyner, uzmanlara talimat versin, bu konuda daha ciddi bir araştırma önüne getirsinler. Bu defa da, mesela, "Yüksek Yargı'da adaletli temsil" başlıklı bir inceleme yapılabilir.
