Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Neden Suriye politikasına destek az?

Hükümetin Suriye politikasının arkasında halk desteği yok. 8 Ekim tarihli Taraf gazetesinde Neşe Düzel'in, Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Direktörü Kaan Dilek'le yaptığı röportaj, duyulan endişenin sebeplerini açıklıyor. İşte satırbaşları:
Suriye'de rejime karşı ayaklanan ve kendi Sünni halkından oluşan mücadeleci gruplar var. Ama silâhlı muhalefetin içinde, farklı ülkelerden, Kafkasya, Afganistan, Yemen, Libya, Ürdün, Mısır'dan gelmiş El Kaide ile ilişkili cihadçı gruplar da mevcut. Türkiye bunlara destek verdi.
Hatay'ın yerel halkının Sünnisiyle, Alevisiyle, Suriye sınırından rahatça geçen birtakım silâhlı, cihadçı, İslâmcı muhalif gruplardan rahatsız olduğunu gördük. Hatay'da ikamet ediyor, dinleniyor, tedavi görüyor, sonra gidip Suriye'de savaşıyorlar.
Bölgedeki Şiilerin algısı şöyle: Bunlar Esad'ı devirirlerse, topyekûn bütün Şiilere saldıracaklar.
Orta sınıf Sünni Suriyeliler, direniş hareketini "terör faaliyeti" olarak algılıyor ve direnişe katılmıyor. Hıristiyan, Dürzi, Sünni veya Alevi... Seküler Suriye toplumunun hepsi Esad'ı desteklemiyor ama Türkiye bunların hiçbiriyle ilgilenmedi. Türkiye'nin politikasını, Sünniliği referans alan kesim destekliyor: Müslüman Kardeşler ve ona eklemlenen diğer cihadçı gruplar.
İran da, Irak da, Suriye'deki iç savaşı, mezhep savaşı olarak görüyor. Vahabi, Selefi ve El Kaide gruplarının kendi varlıklarını hedef aldığını düşünüyorlar.
Suriye krizi derinleştikçe, PKK, özerk bölge ve kurtarılmış bölgeler için bastıracaktır. Suriye, Türkiye'nin enerjisini, gücünü alıyor. PKK bu durumu kullanıyor.
Suriye'de mezhep savaşı netleştikçe, Şii silâhlı gruplar, Irak, İran ve Suriye üzerinden Türkiye'ye gelebilirler; Türkiye'de operasyon yapabilirler; Hizbullah'ın bütün dünyada bağlantıları var. Kudüs Ordusu, Mehdi Ordusu gibi silâhlı Şii gruplar mevcut.
Türkiye'nin destek verdiği Özgür Suriye Ordusu ve Ulusal Konsey çatırdadı. Bu muhalefete alternatifler çıktı. Meselâ, "Mısır İnisiyatifi" hareketi güçlendi. Bunlar da Esad ve Baas rejiminden nefret ediyorlar ama okulların yakılıp yıkılmasına, silâhlı mücadeleye karşı çıkıyorlar.
Batı, cihadçı grupların Esad'ı devirmesinden sonra, Suriye'de oluşacak fotoğraftan korkuyor.


***

Erdoğan'ın maksadı, radikal Sünni gruplarla, cihadçılarla işbirliği yapıp, Suriye'de İslâmcı bir rejim kurmak değil elbette. Ya da Esad'a karşı tavrı, onun Nusayri olmasından kaynaklanmıyor. Ama Esad gitmedikçe, bölgedeki istikrarsızlık da sürdüğü için, AK Parti iktidarı, rejimin devrilmesini hızlandıracak böyle bir işbirliğine ihtiyaç duymuş olabilir.
Usame Bin Ladin, Kızılordu 1979'da Kabil'i işgal edince, Pakistan'a (Peşaver'e) gitmiş, orada Afgan mücahit liderleriyle tanışmış, 1988'de de, El Kaide'yi kurmuştu. Sovyet işgali sona erdi ama El Kaide, terör eylemleriyle, uluslararası düzeyde faaliyetini sürdürüyor. Suriye'nin iç muhalefetine eklemlenen cihadçı güçler, Afganistan hatıralarıyla da beslenen kitlelerde, endişeli ve korku dolu bir beklenti yarattı. AK Parti'nin Suriye politikasına desteğin azalması bu gibi kaygılardan kaynaklandı. İkinci sebep, Suriye krizinin PKK'nın güçlenmesine yol açan bir güvenlik zaafı yaratmasıdır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA