Öncelikle şunu belirteyim. Hep ithalatçı kanadını dinlediğim hissine kapılan sanayici okurlarım içlerini ferah tutsun. Bir gazeteci olarak bütün taraflara aynı uzaklıkta durmaya gayret gösteriyorum. Konu, malumunuz 9 Ocak'ta Çin'den ithalata kota getiren uygulamanın ardından gümrüklerin çalışamaz hale gelmesi ve firmaların girdiği sıkıntı. Biliyorsunuz Çin'e uygulanan kotalar kaldırılır kaldırılmaz, Türkiye de elindeki kozu kullandı ve Çin'den ithalata kota getirdi. Buraya kadar bir sorun yok. Bu satırların yazarı dahil, herkes Türkiye'nin, yaklaşan Çin tehdidine karşı kendini olabildiğince hızlı bir şekilde tedbir alması gerektiği konusunda hemfikir. Hemfikir olmadığımız elmayla armudun birbirine karıştırılması. Ucuz, kalitesiz mal ithalatına getirilen tedbirlere kimsenin sözü yok. Ama örneğin kalitesinden kimsenin şüphe edemeyeceği bir marka olan Mavi'ninki üretimin neredeyse yüzde 100'ünü Türkiye'de yapıyorGenel Müdürü Nurettin Kantarelli dahi yeni uygulamadan şikayet ediyorsa demek ki ortada tuhaf bir durum söz konusu.
Dün İTKİB'den öğrendiğim kadarıyla en azından uygulamadaki bazı tuhaflıklar düzeltilmiş. 9 Ocak'tan önce yapılan ithalatlar da sekteye uğramış ve mallar gümrükte takılı kalmıştı.
Şimdi geriye dönük akreditiflerin önü açılıyormuş.
Türkiye Triko Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Eryılmaz, gönderdiği elektronik postada Çin tehdidini anlatmış. Hiç itirazım yok. Çin'in yaratacağı haksız rekabete topyekün savaşın takipçisi olurum. Ama alelaceleye getirilen ve düzgün ithalatçıları zora sokan son uygulamanın yarattığı sıkıntıyı dile getirmeyi görev sayıyorum.