Murat Aksoy sormuş, ekonomist köşe yazarı Osman Ulagay cevap vermiş. Ortaya da hap gibi yutulacak, fazlaca ağır ve fazlaca kalın olmayan güzel bir kitap çıkmış.
İsmi Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği. Gazeteci arkadaşım Ulagay kitabı bana geçen hafta gönderdi. O günden beri de masamda bölüm bölüm okuyorum. Hakikaten de bu global krizi Türkiye'de ilk dile getiren isimlerden biri Ulagay.
Aksoy'un son sorusu, "Kriz öncesi duruma geri dönmek olanaksız diyorsunuz... Peki biz ne yapmalıyız" şeklinde. İşte bugün size Ulagay'ın bu soruya verdiği cevabı aktarmak istiyorum.
"ABD ve Batı odaklı bir dünyadan, çok odaklı bir dünyaya geçiş sürecindeyiz. Küresel ekonomide ağırlık noktası, batıdan doğuya kayıyor.
Küresel talebin belirlenmesinde, batı dışındaki ülkelerin rolü artıyor. Buna karşın ABD hala dünyanın en önemli oyuncusu. Bu nedenle Obama'nın açılımı yeni dönemi tanımlayabilir.
Piyasa- devlet dengesinde, ibrenin zorunlu olarak devlete doğru kaydığı görülüyor.
Bu değişimi iyi okuyan ve buna uyum sağlayabilen ülkelerin şansı yükseliyor.
Küresel ekonomi önümüzdeki dönemde daha yavaş büyüyecek ve tutarlı bir ulusal stratejiye sahip olan ülkeler kazançlı çıkacak. İnsan sermayesini iyi değerlendiren ülkeler öne çıkacak.
Kendi iç çelişkileriyle uğraşan ülkeler geri kalacak. "
Tabii Ulagay, Goldman Sach'ın "2050'de Dünya" araştırmasında Japonya, Almanya ve Fransa gibi ülkeleri geçerek dünyanın 9. en büyük ekonomisi haline gelme şansı var denen Türkiye'nin böyle iddialı hedefe ulaşmak için toplumsal mutabakat sağlamak ve bu büyük hedefe odaklanmak konularında yeteneğinin ne yazık ki fazla olmadığı görüşünde.
Umarım Ulagay'ın söylediği gibi Türkiye topyekun, günlük yaşamayı ve iç hesaplaşmalarla uğraşmayı seven bir toplum olmaktan uzaklaşıp bu iddialı hedef için yola koyulur.