Bir biri ardına konser veren ünlü sanatçıların bir çoğunun arkasındaki ikili Ahmet San ve Cüneyt Ortam. Onlar için dünyaca ünlü bir stara ulaşmak bir Blackberry ya da sms uzaklığında.
Geçtiğimiz günlerde Cüneyt Ortam'la karşılaştığımda, başka bomba gibi sürprizlerinin olduğunu da öğrendim. Ama baktım, Ortam böylesi güzel konserler düzenlemekten pek de keyif almıyor gibi.
'Sanıyorlar ki çok iyi para kazanıyoruz. Oysa ki hiç öyle değil. Bir de tabii zengin diye bildiğimiz kesimlerden gelen davetiye talepleri var ki işte bu yüzden bu işten para kazanmamız falan mümkün değil' diyor.
Sonra da espriyle karışık ekliyor: 'Ben iş hayatında parayı buradan değil, pilav arabalarından kazanacağım. Bak, gör."
Cüneyt Ortamın bir arkadaşıyla birlikte ortak geliştirdiği son derece çarpıcı logosu, hijyen görüntüsü ve pratikliğiyle hakikaten modern pilav arabaları projesi ilginç geldi.
2001 krizinden sonra hatırlayın mantar gibi her tarafta simit sarayları açılmıştı. Hem ucuzdu, hem standartları aynıydı, hem de halkın en çok sevdiği yemekti. Türkler, bu saraylarda, farklı farklı konseptlerde simit üretip, satmayı ve iyi de para kazanmayı başardılar.
Biliyorsunuz, bu krizde plazalardan aşağı inip, öğlen yemeğini pilav arabalarının etrafında nohut pilav yiyerek geçirenlerin sayısı arttı. Belli ki bu durum bazı girişimcilere ilham vermiş. Sütaş ve Reis Gıda'nın da ürün desteğini alan Cüneyt Ortan ve Ümit Özgünter, kurdukları Orter Gıda aracılığıyla isteyen herkesi de Franchise olarak sisteme katmaya başlamış.
Pilav, kuşbaşı et, tavuk, nohut ve ayranla şimdi ben Orter Gıda'nın nasıl bir grafik izleyeceğini çok merak ediyorum. Sanıyorum, bu krizin ilginç girişim hikayelerinden biri olmaya Pilav Arabası şimdiden aday. Siz ne dersiniz?
