Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Kendi hayatının direksiyonunda olmak!

Biliyorum bu yazıyı okuma fırsatı olanların hemen hepsi kendi hayatının direksiyonunda! Ben daha çok bir gazete dahi alacak ekonomik gücü olmayan kalabalıklardan söz ediyorum. Yani yoksullardan.
Müthiş etkileyici bir konuşma dinledim geçen gün. Nobel Barış Ödüllü Bangladeşli Profesör Muhammed Yunus, "Kimseye bağımlı kalmadan yaşamak, kendi hayatının direksiyonunda olmak bizim için normal bir şey. Kendi hayatımızı yönetiyoruz. Peki ya onlar?" diyordu. Prof. Muhammed Yunus'u Türkiye yakından tanıyor. Çünkü 2003'te, Prof. Aziz Akgül'le birlikte Diyarbakır'da mikrokredi faaliyetlerini başlatmıştı ve bu sayede hayatlarında değil kredi almak bir bankanın kapısından girmeye cesaretleri olmayan yoksul ama çalışmak konusunda inatçı 27 bin kadının yaşamı da değişmişti.
İşte Prof. Yunus'un tabiriyle ilk kez kendi hayatının direksiyonuna geçen kadınlar hem para kazanmaya başlamış hem de başta çocuklarının eğitimi olmak üzere bir çok konudaki farkındalıkları gelişmeye başlamıştı.
Yoksul insanların borçlarını ödemek konusunda çok daha sadık olduklarını Yunus da konuşmasında söyledi. Biz de zaten buna şaşırmıyoruz. Ne zaman Türkiye'de de borçlu insanlar konusunda araştırma yapılsa dar gelirlinin borçlarını ödemek konusundaki hassasiyeti öne çıkıyor. İşte bu yüzden Yunus, yoksul insanlara kredi vermek amacıyla kurduğu Grameen Bank'ın bugüne kadar dağıttığı 8.26 milyon dolarlık kredinin yüzde 97.8 gibi büyük bir kısmı geri ödendiğini vurguluyor. Yani yoksula fırsat verildiğinde bunu çok iyi kullanıyor. Çalışmaktan da korkmuyor.
Türkiye'de projenin bir ayağında da HSBC bankası var ve o gün öğreniyoruz ki banka bugüne kadar 40 ilde 10 bin kişiye ulaşmayı başarmış ve mikrokredi uygulaması ile banka 2010 yılı sonuna kadar 8 milyon lira krediyi yoksul kişilere kullandırtmayı amaçlıyor. Düşünün bu krediler 100 liradan başlayıp 700 liraya kadar çıkabiliyor. Bankadan bu kadar az kredi mi alınır diye düşünebilirsiniz. Ama işte öyle değil. Bu küçücük kredilerle hayatları değişen yufkacı Özlem Hanım'ın, ayyıldızlı eşarplar işleyen Suna Hanım'ın, kiralık gelinlik işi yapmaya başlayan Medine Hanım'ın hikayesini 'Hayatımız Roman' isimli kitaptan öğrendim.
Düşünün ki Yunus, kurdukları bankanın ayda 100 milyon dolar dağıttığından söz ediyor. Üstelik de çok düşük faizli. Yakında öğreniyoruz ki bu projeler sonunda ortaya çıkan ve fiyatı 1 doların altında olan ama kalitesi düşük olmayan ayakkabılar üretilmeye başlanacak. "Biz" diyor, Yunus, "Problem gördükçe şirket kurduk. Yanlış anlamayın. Hiç birinde hissem yok. Çünkü hayatımda para kazanma fikrim hiç olmadı."
Altını çizmek lazım. Zaman zaman yapılan bağışlarla bir yere varılamıyor. Onlar sadece bazı özel olaylara yarıyor. Herkesin dahil olduğu bir çözüm ise işte bunun gibi mikrokrediden geçiyor.
Projede çok hoşuma giden bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. Mikrokredi uygulaması genelde kadınlara yönelik yapılıyor. Çünkü yapılan araştırmalar ortaya koymuş ki, kadın bu krediyi kullanıp da iş yapınca bütün ailenin refahı artıyor. Ne ilginç ve güzel değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA