Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Girişimci dediğin teknoloji de üretir, zeytinyağı da yapar!

Sizi bilmem ama ben kimyasallar, katkı maddeleri kullanılarak yapılan işlenmiş ürünlerden her geçen gün biraz daha uzaklaşıyorum. Geleneksel yöntemlerle üretilen gıdaların bendeki değeri büyük.
Bu nedenle annemin ev yapımı salçalarını, babamla birlikte güneşte kuruttukları domatesleri bazen kullanmaya dahi kıyamıyorum.
Sadece bu da değil, son zamanlarda organik dahi olsa dayanıklı sütlerden de uzaklaşmaya başladım. Küçük oğluma cam şişede en dayanıksız sütü vermek içimi rahatlatıyor.
İşte bu yüzden geçen hafta yeni pazara giren bir ürün müthiş dikkatimi çekti. Çünkü en geleneksel yöntemlerle üretim yapıyorlardı ve mesela, zeytinin deniz tuzu ve doğal kaynak suyu içinde salamura edilmesi nedense beni o ürüne daha çok çekiyordu.
Çok beğendiğim bir site var, bu ürünleri de orada gördüm. Gurme ve ev eşyaları sitesi Perabulvari.com. Doğranmış domatesler, zeytinyağları, salçalar ve zeytin ezmelerinin hikâyelerini okuyunca acaba kim bunları üretiyor diye merak ettim ve ilginç bir başarı öyküsüyle karşılaştım.
İş dünyasında en yoğun pozisyonlarda çalışıyorken, yüreğinin götürdüğü yere gidenlerden biriydi. Selim Zafer Ellialtı.
Bir yıl öncesine kadar Microsoft'un eski Ortadoğu ve Afrika Bölgesi'nden Sorumlu Genel Müdür olarak çalışıyordu. Tam 7 yıl bu görevi sürdürmüş, ondan önce ise kurduğu 3 teknoloji şirketini hatırı sayılır büyüklüklere getirdikten sonra satarak "hayalini kurduğu işin" sermayesine kavuşan bir idealist Ellialtı.
Şu anda 50 yaşında. Bu işe 40 yaşındayken karar vermiş ve yaklaşık 12 milyon dolarlık bir yatırıma Eceabat'ta arazi satın alarak bağlar ve zeytinlikler kurmaya başlamış.
Dün Eceabat'taydı telefonla konuştuğumuzda. Şarap için en iyi iklim ve toprağa sahip bölgede 2003 yılında üzüm fidanları dikmeye ve tesis kurmaya başlamıştı. Ne zaman ki üzümler şarap olmaya, domatesler de kavanoza girmeye hazır hale gelmiş, işte o zaman Microsoft'tu da bırakmış.
Ellialtı hepimizin hayal ettiğini yapıyor aslında. En geleneksel yöntemlerle, hiçbir kimyasal ve katkı maddesi kullanmadan üretim yapıyor. Ne de olsa O da 6 yaşındaki çocuğunun huzurla yiyeceği ürünlerin peşinde çünkü. "Peki" diye soruyorum, "Memnun musunuz geldiğiniz noktadan", Ellialtı'nın cevabı şöyle oluyor:
"Teknoloji sektöründe çalışırken gördüğüm en önemli problem, moda olması ve çabuk güncelliğini yitirmesiydi. Baktığınız zaman şarap ve zeytinyağı tarih boyunca varmış, tarih boyunca da olacak modası geçmeyecek. Gıda alanında insanlar, son 50 yıl işlenmiş gıda, ucuz gıda sendromundan çıkıp, yine geriye dönüp daha gerçek, işlenmemiş, doğal gıdalarla beslenmeye önem verecekler, o süreçte ben erken davranıp gerekli yatırımları yapayım diye düşündüm. Yani aldığım karardan çok memnunum."

Kilye ve Suvla!

Selim Ellialtı, gıda ürünlerine Çanakkale'deki Kilye koyundan esinlenip Kilye adını vermiş ve bu ürünler piyasaya sunulmuş. 2010 yılında yapımına başladıkları ve Suvla adını verdikleri şarap çeşitleri de tüketiciyle bu yıl buluşmuş ve Londra'da yüzlerce beyaz şarap markası arasından 'Decanter World Wine Awards'ta "Dünyanın En İyi 3 Beyaz Şarabı"ndan biri seçilmiş. Şato tipi üretim yapan tesisin üretim kapasitesi yaklaşık 850 bin şişe. Ellialtı sadece iç pazarı değil, Japonya ve ABD gibi dünyanın önemli ihracat pazarlarını da şimdiden hedefine koymuş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA