Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Manevralar ve pozisyonlar savaşı

Büyük İtalyan entelektüeli ve devrimcisi Antonio Gramsci'nin geliştirdiği pozisyonlar savaşı ve manevralar savaşı sol teori içinde bütünüyle farklı bir anlam taşısa da ben anayasa tartışmaları içinde bu iki kavramın çok işlevsel olduğu kanısındayım. Şundan...
Eldeki anayasa taslağının birçok eksiği ve yanlışı var. Bu bir gerçek. Bir kere çok daha kapsamlı bir değişiklik önerisiyle gelinebilirdi. Bugünkü tartışmalar çok daha düşük bir düzeyde kalacak, katılım ve destek çok daha büyük olacaktı. İş münferitken bu kadar yargıyla ilişkilendirilmeyecekti. İkincisi, bu anayasa değişikliği gerçekten de yeterince hesaplanmamış (ya da çok hesaplanmış) bir biçimde Cumhurbaşkanı'na yetki yüklüyor. Hele yarın öbür gün halkın seçeceği bir cumhurbaşkanı bunca yetkiyle donanmış bir biçimde ortada olunca parlamenter sistemle arasında siz seyredin ne sorunlar çıkacağını. Üçüncüsü, 12 Eylül rejiminin getirdiği kurumsal yapıların (YÖK gibi) tamamı yerinde bırakılırken yürütmeye de yargıyla ilişkisinde gene olması gerekenden fazla yer veriliyor. Adalet Bakanlığı temsilcilerinin kurullarda yer alması bunun en somut örneği. Duyduklarımıza göre yeni bir taslak geliştiriliyor. Umarız bu eksikler orada giderilir.
Bu saptamaları yaptıktan sonra dönelim pozisyon-manevra ilişkisine.
Bu eksiklerin saptanması, daha kapsamlı bir anayasa değişikliğinin istenmesi, hele benim gibi solda birisinin o anayasanın sol bir anlayışla örülmesini beklemesi bir manevra savaşıdır. Uzun vadelidir, kapsamlıdır, zordur bu arayış. Nitekim sürdükçe sürüyor. Gereksiz zaman kayıpları yaşanıyor ama ne yapalım ki, lokma da çiğnenmeden yutulmuyor. Kaldı ki, sağda, kendini muhafazakâr diye tanımlayan bir partiden bütün bu adımları atmasını beklemek ve onları istediğimiz gibi biçimlendirmesini ummak doğrusu ne kadar gerçekçi, ne kadar adil, o da ayrı bir sorun.
Ama mesele şu ki, "bu" ve benzeri eksikliklerin olması bu anayasa değişikliğine karşı çıkmayı, reel bir sol anlayışın bu parti ve tabanıyla bir koalisyon kurmasını engellemiyor, engellememeli. Amiyane deyişle eğer maksat "üzüm yemekse" yani demokratikleşme, devletçi kontroller ve gemlemeler nedeniyle büsbütün daraltılmış toplumsal ve sivil alanı biraz daha genişletmekse, bürokratik vesayet sistemini bir nebze olsun gevşetmekse o zaman bu temel üstünde girişimde bulunan siyasetle koalisyona gitmek bir pozisyon savaşıdır. Pozisyon savaşını kazanmadan manevra savaşı kazanılmayacağı için şimdi bazılarının yaptığı gibi hayal değil ilişki kurup bu değişiklikleri tartışmak lazım.
Gene aynı noktaya döneyim: eksikleri var bu değişiklik taslağının. Vahim hataları var; ama maksadıyla birleşiyorum. O eksikleri gidermenin yolu ne? Küsmek mi, geri durmak mı, yılmak mı? Yok canım, çocukça tavırlar onlar. Tersine, zorlamak, dönüşüm sağlamak, talep meşruiyeti kazanmak için bir diyalog zemini yaratmak gerekiyor. Teslim olmadan ama teslim almaya da çalışmadan ortak iyinin zemininde buluşmak. Marjinal yarar kuramının gereği yönünde hareket etmek.
Bu bir demokrasi tartışması. Ne yapalım ki, Türkiye'nin böyle bir yazgısı var. Şu veya bu nedenden ötürü benim anladığım Kemalist olmayan reel sol bu ülkede ne mevcut oldu ne de iktidar. Toplumsal değişikliğin momentumu ya asker-bürokrat kesimin dışa doğru zorlamalarından ya da liberal-muhafazakâr kanadın içe doğru yüklenmelerinden kaynaklandı. Türkiye çok zaman kaybetti. Fakat bugün belirli bir erginleşme noktasına hiç ummadığı, tasavvur etmediği, beklemediği bir çizgide ulaştı. Kimlik kökenli arayışlar yeni bir momentum doğurdu. Özellikle Kürt ve İslami talepler yeni bir demokratik yapı kurguluyor. Kemalist (dikkatinizi çekerim, Cumhuriyetçi değil), bürokratik elit de buna direniyor. İster beğenin ister beğenmeyin bugünkü realite budur. Böyle bir kutuplaşmada da sorun demokratik/toplumcu veya bürokratik/devletçi olmak sorunudur.
Manevraları ve pozisyonları bu olgular biçimlendiriyor. Dileyen dilediğini seçecek ama kararı tarih verecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA