Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

CHP bölünüyor

Yeni ortaya sürülen bir sava göre Baykal döneminde partiden kopan Alevileri CHP'de tutmak için Kılıçdaroğlu "bulunduğu" yere "getirildi." Bu tanım Kılıçdaroğlu'nun son dünlerde yaptığı açıklamaları da, CHP'nin içine girdiği arayışları da açıklıyor. Değerlendirmem şudur:
Kılıçdaroğlu (veya onun seçilmesini projelendirenler) bir gerçeği gördü. Baykal döneminde ideolojik yapısı belirlenen bir parti olarak CHP daha fazla bir yere gidemeyecekti. Nedeni belli: Türkiye son dönemde demokratizasyonun öne çıktığı, eski yapıların aşılmak istendiği, militarizmin geriye itildiği bir ülke olmaya çalışıyor. Bu gelişmeyi yani benim "modernleşmenin modernleşmesi" dediğim oluşumları önceden gören çevreler 28 Şubat'tan başlayarak, Türkiye'yi ikiye böldü, kutuplaştırdı. Baykal CHP'si bunun başını çekti.
Aleviler bu yeni dönemin kendi lehlerine olabileceğini fark edemedi, başta. Modernleşmenin modernleştirilmesi ve demokratikleşme muhafazakâr, Sünni İslam'la içli dışlı olan bir siyasal parti ve taban tarafından gerçekleştiriliyordu. Aleviler, neyin olduğundan ve ne yapıldığından çok, kimin yaptığına baktı ve uzun bir dönem AK Parti ile tersleşti, mesafeli oldu.
Şimdi, öyle anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu sezgileriyle "eski" CHP ile yani hem 1930-50 arasındaki diktatoryal CHP ile hem Baykal'lı neo-Kemalist CHP ile bağlarını koparmak istiyor. Aleviliği üstünden gelen bir yeni manevrayı deniyor.
Vurguladığı ve Kılıçdaroğlu'nun göstergesi olduğu şey, o partinin ideologlarınca öne sürülen "yeni orta sınıflar" kavramının CHP bakımından hiçbir işe yaramadığı ve hiçbir demokratik fonksiyonunun olmadığıdır. Öyle, çünkü bu sınıflar, CHP'nin 1930'larda olduğu gibi toplum mühendisliği temeline dayalı, seçkinci, dar kadrocu, bürokratik ve militer ittifaklara yaslanmış bir anlayışla toplumun yeniden biçimlendirilmesini istemektedir. Cumhuriyet mitingleri bu anlayışın uzantısıydı. CHP o mitinglere katıldı, destek verdi ve seçimlerde bilinen sonuçları aldı.
Kılıçdaroğlu şimdi CHP'nin eğer o yeni orta sınıf saçmalığını bir tarafa bırakıp yeni kentliler, göçerler, mağdurlar (emekçiler) ve küskünler (ezilen gruplar, Aleviler, kadınlar, Kürtler başta olmak üzere) ile ittifak denerse etkinleşeceğini görüyor. Yani gene bendenizin bir başka tabiriyle solculaşmasa bile sollaşabilirse nispeten güç kazanacağının bilincinde. Yakın dönemde CHP bunu sınadı da. Gürsel Tekin'in üç beş türbanlı, çarşaflı kadına rozet takmasıyla bile nasıl dönüşebileceğini fark etti.
Ama bu kadarı yetmiyor. Kılıçdaroğlu zorlanıyor partisinde. O kadar böyle ki, Gürsel Tekin gibi daha aksiyoner ve doğrultusu belli bir ismi geri çekip onun yerine Berhan Şimşek gibi neo-Kemalist bir çizginin uzantısı olan bir adla İstanbul'a yükleniyor. Kılıçdaroğlu, türban, genel af konularında demeçler veriyor, politika vazediyor ama arkasını getiremiyor. Kısacası, referandum döneminin siyasal yapıya damgasını vuran çoklu siyaset, iradi siyaset, tekelci anlayışların kırılması, sosyolojilerin ideolojileri belirlediği bir döneme geçiş gibi özellikleri, CHP'yi de beklemediği, öngörmediği bir noktaya savurdu ama henüz neyin ne olacağı meçhul.
Gene de söyleyeyim: nasıl Kürtler, nasıl Aleviler, nasıl solcular bölündüyse bu dönemde CHP de bölündü. Kılıçdaroğlu şimdi "hayır" kervanının başını çekiyor ama tek başına olsaydı bu referanduma evet derdi. Çelişkilerinin özü budur ve bana öyle geliyor ki, iyi saatte olsunlar, hiç beklemedikleri bu hareket karşısında o kalabalık kaşlarını kaldırmaya başlamıştır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA