Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Türkiye, Güvenlik Konseyi Zirvesi Başkanı

New York

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gazetecilerin farklı konulardaki sorularını, başkanlık yaptığı Güvenlik Zirvesi toplantısının önemini vurgulayarak geri çeviriyor. Çünkü Gül, bu başkanlığın "Türkiye'nin dünya politikasında oynadığı rolün de facto (filli) olarak kabulü" anlamına geldiğini söylüyor.
Gül, Türkiye 5 yıl önce Güvenlik Konseyi'ne üyelik için başvurduğunda talebi istihza ile karşılayanlar olduğunu belirtiyor. Aynı Türkiye bugün zirve başkanlığı yapıyor. Tüm Birleşmiş Milletler tarihinde bugüne kadar 5 zirve toplantısı yapılmış. Bu 6'ncısı ve Türkiye başkan. Toplantının sonunda açıklanan Başkanlık Bildirgesi gene onun sözleriyle bir tür "kanun gücünde kararname" anlamı taşıyor ve bir referans belgesi niteliğine sahip.
Toplantıdan önce Türkiye üyelere bir çağrı çıkarıp bir "kavram çerçevesi" çiziyor. Toplantıda barışın inşası, korunması ve önleyici diplomasi konularının tartışılmasını istiyor. Tartışmalar bu noktalarda yoğunlaşıyor. Katılımcıların önemli bölümü, özellikle Afrika ve Bosna temsilcileri Birleşmiş Milletler'in 1945'te, o günkü dünya şartlarında kurulmuş bir yapı olduğunu ve bugünün dünyasına yanıt vermediğini dile getiriyor. Afrika temsilcisinin yaptığı bir saptama bu anlamda önemli. BM'nin bölgedeki çatışmalara müdahalesinin sonuç getirmediğini, sonucun ancak bölgesel işbirlikleriyle ortaya çıktığını vurguluyor. ABD Dışişleri Bakanı Clinton da konuşmasında bu noktanın önemi üstünde duruyor.
Aynı hususlar Cumhurbaşkanı Gül tarafından da dile getiriliyor ve zirve sonunda yayınlanan bildiri bu görüşleri somutlaştırıyor. Önemli nokta şu: O metin tüm üyelerin katılımı yani oybirliği olmadan kabul edilmiyor.
Türkiye'nin çok uzun bir süre sonra ilk kez katıldığı Güvenlik Konseyi üyeliği bir süre sonra bitecek. Yeniden üyelik belli zaman alacak. Fakat Cumhurbaşkanı Gül "Türkiye birkaç yıl sonra gene buradadır" diyerek Türk diplomasisinin bu dönemi ne kadar başarılı geçirdiğini kökten vurguluyor.

Obama'yla görüşme

Bu hareketli, örgün ve etkin diplomasinin izleri Gül'ün dün Dışilişkiler Merkezi'ndeki yemekten sonra Obama ile gerçekleştirdiği görüşmede gizli.
Gül, yemekte Obama'nın önce kendisine ABD basket takımına Türkiye'de gösterilen ilgiden ötürü teşekkür ettiğini söyledi. Bir ara kendilerine gösterilen tepkiyi bile gülerek ve demokratik bir olgunlukla anan Gül, kendisinin de ABD takımına gösterilen sıcak ve dostane tavra dikkat çekiyor. Böyle bir durumla bir Müslüman ülkede karşılaşmanın ABD için hayal olduğunu fakat Türkiye'nin bunu sağladığını belirtiyor.
Baş başa görüşmede Obama ve Gül, Irak, terör ve PKK üzerinde duruyorlar.
Irak konusunda ülkenin geleceği konuşuluyor. Gül yaptığı resmi konuşmalarda da satır arasında belirttiği şeyi Obama'ya tekrarlıyor. Herkesi temsil edecek bir hükümetin kurulmasını ve egemenlik şartının sağlanmasını Türkiye'nin önemsediğini vurguluyor. Yukarıda bir politik uzlaşma olmadığı için aşağıdaki siyasal şiddetin ve çatışmaların sürdüğünü söylüyor. O arada bölgedeki dinsel ve mezhepsel hassasiyetlere de dikkat çekiyor.
PKK konusunda ABD ile süren işbirliği bir gerçek ama bunun yeterli olmadığı öteden beri Türkiye'nin diğer tarafa duyurduğu bir değerlendirme. PKK'nın Irak için bir tehdit olduğunu Cumhurbaşkanı vurguluyor. PKK'nın bir bölgesel dengesizlik unsuru olarak sunulmasını Obama'nın anladığı ve kabul ettiği genel bir izlenim olarak kaydedilebilir. İşbirliğinin sürmemesi için de ortada bir neden görünmüyor. Tersine Türkiye'nin bölgedeki istikrarı ve belirleyici pozisyonunu rahatsız edecek herhangi bir husustan ABD'nin daha fazla rahatsızlık duyması ise bir Amerikan çıkarı olarak görülmeli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA