Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır

İki dünya savaşının dünya çapında sebep olduğu büyük ve ağır etki sonrasında, ilm kez aynı anda 203 ülkenin mücadele verdiği bir küresel virüs salgınıyla karşı karşıyayız. Koronavirüs 'Kovid-19' küresel salgının insan sağlığını; ülke ekonomilerini ve dünya ekonomisini, küresel ticareti; bireysel ve toplumsal hayatı, alışkanlıklarımızı etkileyen pek çok boyutunu konuşuyor ve tartışıyoruz. Bununla birlikte, devlet geleneği oturmuş ve kökleşmiş ülkelerin bütünü, ulusal çapta bir mücadele, gerçek manada bir 'kurtuluş' mücadelesi, pek çok 'fedakarlığı' gözeten bir mücadele verilirse ancak, 'virüs salgını' belasını bertaraf edebileceklerinin farkındalar.
Bu nedenle, bu tür 'ülke çapında' mücadeleler söz konusu olduğunda, tüm bir ulusu etkileyen 'Milli meseleler' gündeme geldiğinde, Türk halkının 'dayanışma' ve 'birlik-beraberlik' becerisi tarihe pek çok defa mal olmuştur. Kurtuluş Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı, doğal afetler, 15 Temmuz, destansı bir 'Milli Dayanışma' bir çok defa başardık. Dünyada 2 milyar öğrenciyi evden eğitime, 5 milyar insanı ise 'evde kal' stratejisine zorlayan bu ölçüde bir küresel virüs salgını, bir yüzyıl sonra, çok daha geniş küresel etkileriyle yaşanıyor. Bu da, ulusal ölçekte, söz konusu virüs salgınıyla daha etkili, daha detaylı, daha 'fedakar'ca bir mücadeleyi gerektirmekte.
Başta tıp ve sağlık malzemeleri, teçhizatları olmak üzere, pek çok kritik ürün ve hizmetlerde gerçek manada bir 'Milli Üretim Seferberliği' süreci yaşıyoruz. Geçmişte 'Sakarya'da olduğu gibi, bugün de Koronavirüs Salgını'na karşı 'hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır' boyutuyla, hiç bir ülkeye, topluma kolay kolay nasip olmayacak bir topyekun koordinasyon ve dayanışma içerisinde süreci yürütüyoruz. Tüm güvenlik birimleri, bir yandan ülkemizin, bir yandan sınırlarımızın asayişi ve güvenliği adına mücadeleyi sürdürürken, bir yandan da yurt sathında büyüklerimizin ihtiyaçlarını, tarlalarını sürmeye kadar karşılıyor.
Tüm vatandaşlarımızın maske ve kolonya ihtiyacı adına topyekun bir üretim seferberliği söz konusu. Koronavirüsle mücadelenin en ön safında, 'cephe'de yer alan kahraman Sağlık Çalışanlarımızı korumak ve bu mücadeledeki teçhizatlarını eksiksiz kılmak adına, tıbbi ve koruyucu malzemeden, dinlenmeleri için otellerin seferber edilmesine kadar 'yürekten' bir mücadele sürdürülüyor.
Atatürk, 'Başkomutan' sıfatıyla, 7-8 Ağustos 1921'de Tekâlif-i Milliye (Milli Yükümlülükler) emirlerini bu anlayışla yayımlatmıştır. Burada esas olan, Türkiye'nin bugün 'Milli Yükümlülükler'ini, 'Milli Dayanışma' içinde, 'Milli Üretim Seferberliği' ile 'gönülden' yapabilecek bir iş dünyasına, imalat sanayine, tarım ve gıda sektörüne, hizmet sektörüne sahip olduğu gerçeğidir. Son 18 yılda, gerçekleştirilen ekonomik reformlarla kabuğunu bütünüyle değiştiren Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, bu ölçüde bir 'Gönüldaşlığa Dayalı Milli Yükümlülük Seferberliği'ni milyonlarca ürünü, binlerce teçhizatı, 1,5 milyar TL'yi aşan 'Milli Dayanışma Fonu'nu oluşturabilecek dirayetle başarabilmektedir. Türkiye, böyle bir 'Milli Seferberlik' duruşuyla, gelecekte de bölgesi için yepyeni başarı hikayeleri yazmayı sürdürecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA