10 dakika... G.Saray'ın Hacettepe yarı sahasında 'kamp kurarak' geçirdiği toplam süre bu... Sonrasında sahadaki 11 adama ne G.Saraylı demek mümkün, hatta maalesef ne de futbolcu. Evet pozisyonlar var. Ama hayır, organize ataklardan gelişmiyorlar. G.Saray seyircisi zaten 'organizasyon'a hasret nice zamandır. Daha çok spontan gelişen pozisyonların en net ikisinden biri 31'de Baros'un ayağından kalecinin üstüne gidiyor. Diğeri 42'de Yaser'in ayağından aynı sonuçla bitiyor. Ergün Penbe sayesinde amaçsızlıktan amaç yaratmış sonuncu Hacettepe bu durumdan vazife çıkartıyor kendine. Vazifesini de başarıyla yerine getiriyor. Defansın arkasına başarıyla sarıkıyorlar. Hatta 40'da Ümit'in şutu Sanctis'in elinden kaçınca gelecek olası gole direkt engel oluyor.

DEĞİŞİKLİKLER İYİCE UYUTTU
İkinci yarıda o kadar şanslı değil sarı-kırmızılılar. 58'de defans seyrederken gayet rahat atıyor Tambwe Hacettepe'nin golünü. G.Saray adına gelen oyuncu değişikliklerinin uyur-gezer oyunu ateşlemesi gerekirken daha da uyutuyor sahadakileri. Bu yarıda G.Saray'ın 'var olduğu' iki pozisyon var: 65'te Barış'ın asistini tıpkı takımdaşları gibi kalecinin üzerine vuran Kewell'ın pozisyonuyla 85'te kaleci tarafından çıkartılan Lincoln'ün frikiği. Ama maçın ikinci golünü sonuna kadar oyunu bırakmayan Hacettepe imzalıyor İbrahim'le 90'da... Sonuçta beklenen oluyor, Bülent Hoca yönetimindeki 10. maçında G.Saray seyircisi hocasını istifaya davet ediyor.

HANGİSİ GİDENİ ARATIYOR?
Bazı atasözleri var ki, ortaya çıkmalarındaki haklılık payı kendini tekrar kanıtlar. G.Saray söz konusu olduğunda 'haklı' atasözü 'Gelen gideni aratırmış' oluyor! Ama bu ne G.Saray'ın hocasını ne de futbolcularını kapsıyor. Bu atasözü en çok yönetime yakışıyor. Üç sezondur enteresan şekilde aldıkları kararları kendileri bozarak prim yapmayı başaran yönetim kıssadan hisse çıkartır mı, yoksa yine hocayı, futbolcuyu, federasyonu mu suçlar acaba? Merakla bekleniyor...