Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Carre size casusluk teklif ediyor

“İyi bir casusluk romanına her zaman ihtiyaç vardır” diyen müptelalar için Carre’nin Alfa Yayınları tarafından yeniden basılan Rus Evi isimli romanı bu heyecan verici deneyimi kaçırmış olanlarımız için iyi bir başlangıç

Bir istihbaratçıdan "Bilmeniz gerekmediği için bilmediğiniz nedenler vardır" sözünü duysanız muhtemelen şaşırmazsınız.
Peki ya bu cümleyi kuran, casusların kurtlar sofrasına düşmüş sıradan bir vatandaşsa? Bu duruma ancak John Le Carre gibi mütevazı bir "eski istihbaratçının" casusluk romanlarında şahit olursunuz.
Çünkü Carre titrine, deneyimlerine değil, hikâyesinin kurgusuna güvenen bir yazardır. Okurla mesafesini, pek çokları gibi dev aynasında gördüğü kişisel geçmişine göre belirlemez.
Hatta Carre, girişte kendisi için özellikle seçtiğim mütevazılık sıfatını öylesine ileri götürür ki, okur çoğu zaman romanı yazarıyla birlikte yol alırken, kurguyu örerken bulur kendini.
Sorgular, şüphe eder ve sonra bizzat kendisi ikna olur. Bu da Carre romanlarının katarsis dozunu tavan yaptırır.
Geçiş dönemindeki Moskova'da el değiştiren askeri sırların tüm dünya için ağır ağır önem kazanmaya başlamasının anlatıldığı Rus Evi, klasik anlatı geleneğinin sınırlarını zorluyor.
Kadın ve erkek kahramanların dönüşümü, önemine dair başta okurun bile kafasında soru işareti yaratan olayın dallanıp budaklanmasıyla talileşiyor.
Carre, anlatının başında olayın cazibesine yüklenip resmi parçalamaya koyulmuyor. Tam aksine, bir yapbozu tamamlar gibi, başta bütünle ilgili zor görünen bir parçayı önümüze koyuyor.
Kitabın, aşk, ihanet ve cesaret düzleminde ilerleyen kurgusundaki, karakterlerin düşünceleri ve motivasyonlarıyla ilgili abartılı ayrıntılarsa bir süre sonra okurun işi "şahsileştirmesini" sağlıyor.
Bir anda, Moskova'daki bir davette Avrupa'daki yayıncıya ulaştırması için eline tutuşturulan gizemli belgeleri kaldığı otelde nasıl gizleyeceğini kurgulayan Landau'nun yerine geçiyorsunuz.
Demir perdenin, Avrupalı meslektaşlarından "daha fena" olduğu belleğimize kazınan gizli polisleri, artık sizin olan otel odasına gelince ne yapacağınızı ciddi ciddi düşünmeye başlıyorsunuz. Ya da "dost" istihbaratçılar tarafından sorgulanırken, gerçekliğinizin daha inandırıcı olması için ne gibi "abartılara" başvuracağınızı...

SAYISIZ KEZ SİNEMAYA UYARLANDI
Romanları beyaz perdeye en çok uyarlanan yazarlardan biri olan Carre'nin de istediği tam olarak bu. Zira o kalem oynattığı türde kafalarda soru işareti yaratmayacak kadar netleşmiş bir casusluk yazarı.
Kurgunun sınırlarının bir tek hayatın gerçekliği karşısında çaresiz olduğunu biliyor. Bu yüzden de yabancılaştırma efektleriyle hayatın gerçekliğinden yararlanıyor.
Aksi halde istihbarat deneyimi olan hangi casusluk yazarı, okurun gözündeki "Tanrı yazar" imajını eliyle zedelemeyi göze alıp şu cümleyi kurabilir ki: "... Ama dışişleri dalkavukları başka bir konuydu. Üstelik bunlar ne kadar yüksek düzeydeyseler o kadar çok yüzlerini buruşturup aptal kaşlarını kaldırırlardı." Carre'den bahsederken, onun istihbarat kökenli anlatıcılarda rastlamaya pek alışık olmadığımız, "dünya düzenine" dair eleştirilen yaklaşımını da atlamak gerek. Çünkü yazarımız, müesses nizamın yerden yere vurduğu kimi zaman da yakıcı bir mizahla yerdiği işleyişini, öyküsünün "ihtişamına" zarar vermek pahasına ustaca kullanır.
Şu anda 85 yaşına merdiven dayayan Carre'nin bu muhalif ve sıra dışı tavrına dair çizmeye çalıştığım tablonun aklınıza çok meşhur casus karakterlerini getirdiğine eminim.
O, güzel kızlarla dolaşan yakışıklı James Bond'larımız mesela. Kararlı, hep doğru adımı atan, iyi bir amaca hizmet ettiğinden şüphe bile duymayan, "insani gelgitlerini" aşmış kusursuz casuslar.
Evet, Carre'nin karakterlerinin hiç birisi onlardan değildir. Her biri, tıpkı kendisi gibi geçmişteki hatalarını sorgulayan, kimi zaman korkan, cesareti yolda bulan ama daha sonra ona sıkı sıkıya sarılan sizin benim gibi gerçek karakterlerdir.
Çünkü yazarımızın, Rus Evi romanında alelade bir cümle, bir tasvirmiş gibi geçiştirdiği şu sözler gerçekliğin ta kendisidir: "İyi sesler her zaman iyi yüzlere ait olmaz." Bence ne iş yapıyorsanız yapın, kim olursanız olun, Carre'nin size açık açık yaptığı casusluk teklifini bir düşünün, pişman olmayacaksınız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA