Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

HDP ile koalisyon

Kimilerinin ağzından bu formülü çok sık duyuyorum. Özetle şunu söylüyorlar.
"Son dönemin belirleyici niteliği, Cumhuriyet'in çevrede tuttuğu dindarların ve Kürtlerin merkezinde olduğu bir demokrasi ittifakıdır. Dolayısıyla dönemin ruhuna en uygun olan ittifak AK Parti HDP koalisyonudur. Bu formül aynı zamanda HDP'ye de hükümet sorumluluğu yükleyerek aşırılıklarını törpüler."
Aslında gerekçeleri ikna edici, ama iki yıl öncesinin koşullarına göre. Zira bu öneride bulunan arkadaşların tarif ettikleri fiili ittifakın bir bileşini olan o HDP'ye artık ulaşılamıyor. Çünkü mevcut haliyle hareket, referandum dönemi de dahil olmak üzere, siyasetin sivilleşmesi ve demokratikleşmesine dair "boykot" seviyesindeki karşı duruşu bir nebze de olsa tolere edilen pozisyonunu mumla aratıyor.
Burada HDP'nin ittifaktan kopuşunun miladının Gezi sonrasına denk geldiğini söyleyebiliriz. O günlerde Gezi eylemlerinin Kürt sokağına taşınması projesine alet olamayan parti, sonrasında bu oyuna göre dizayn edildi. Tabii ki eş başkanlıkları da...
Gülen çetesinin 17-25 Aralık operasyonlarına sarılan, 7-8 Ekim'de 50 vatandaşın hayatına mal olan Kürt sokağının Gezisini tertipleyen HDP safını açıkça tasfiye olan sınıflardan yana belirledi.
Bugün vardıkları nokta ise, Suriye meselesi üzerinden "terörist Türkiye" mottosunun taşıyıcısı olan provokatif bir hareket. Gülen çetesi gibi vesayet odaklarıyla bile bir arada görünmekten çekinmiyorlar.
AK Parti HDP koalisyonunu savunmanın siyaseten doğruculuk açısından güvenli bir pozisyon olduğu ortada. Bu bir siyasetçi, yazar ya da akademisyen için en risksiz konum. Ne var ki mevcut söylemi ve duruşuyla HDP'nin herhangi bir hükümet formülü içerisinde yer almasının hele hele bu bileşende eski Türkiye koalisyonun hala karşısındaki tek aktör olan AK Parti'nin yer alması dönüşüm süreci için tehlikeli.
Bunu kabullenmenin zor olduğunu biliyorum. Toplumsal kutuplaşmanın azalması için AK Parti'nin kendisine meşruiyet sağlayacak kesimler arayışı içine girmesi gerektiği de ortada. Ancak bu dengenin, Ak Parti hareketinin alameti farikası sayılan değerlerini ülke için tehdit sayan yapılarla işbirliğine gidilerek sağlanacağını düşünmek bir hayli garip.
Çankaya vesayetinin halka geçmesi gibi, eski rejimin yapısal dönüşümünü ifade eden süreçleri kendisine düşman seçmiş HDP, ötekilerin değil, 80 yıllık paradigmanın yeni bin yıldaki formuna uygun bir müttefiki artık.
Bölgedeki gelişmeler umarım Türkiye'nin aleyhine gelişmez ama yakın zamanda bu pozisyonlarını tartışmasız şekilde hepimizin gözüne sokacaklarından şüpheniz olmasın.
Bakalım bu kara senaryo tuttuğunda steril aydınlarımızın o pozisyonel tavırları ne işlerine yaracak?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA