Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Hissettiniz mi bilmiyorum ama yine silkelendiniz

Dolar yine tırmanışta.
Aklı başında hiçbir finans sektörü profesyoneli yaşananları "teknik" olarak analiz etmeye kalkmıyor. Çok da haklılar. Zira yaşanan, "uluslararası siyasi savaşın desteklediği bir operasyon."
Şöyle ki, dün cuma akşamı da Türkiye piyasaları kapanır kapanmaz bazı finans kurumları "iş başı" yaptı.
Tıpkı geçtiğimiz ocak ayında doları 4 liraya dayadıkları gibi, yine yüklendiler.
Peki, 100-200 milyon doları bulan, tek başına Londra ve New York piyasalarında spekülasyonlarla soygunculuk yapabilir mi?
Hayır. Washington ve Berlin hattının "siyasi desteği" ve medyadaki kiralık kalemlere de ihtiyaç var.
Bu kez de aynı mekanik işledi...
Önce Sarraf davasına dair Türk bankalarıyla ilgili dedikodular yayıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen salı bankalarla yaptığı toplantı olumsuz havayı bir nebze de olsa dağıttı. Öğlen de gidiş iyiydi.
Ancak Bloomberg ve bazı yayın organları "Avrupa Bankası Türkiye'nin kredi hatlarını askıya alıyor" diye duyurunca dalgalanma yeniden başladı.
Bizzat Avrupa Yatırım Bankası'nın dedikoduları yalanlaması bile pek bir işe yaramadı.
Medyanın kiralıkları da, "Faizler ucuz kaldı. Faizler ABD dolarını tutmaya yetmiyor. Faizler yükselsin..." çığlıklarıyla operasyona omuz attılar.
Ve olan oldu, cebimizdeki paradan tırtıkladılar...

***

Peki, ne olacak, dolar yükselecek mi?

Doların 4 lira sınırına tırmandırıldığı ocak ayında Merkez Bankası'nın müdahalesi etkili olmuştu. Ancak kedi her zaman ciğer yemez.
Çünkü vurgunculuk yapanların kullanacakları para bizim elimizdeki avucumuzdakinden katbekat fazla.
Bu yüzden olası bir müdahale başarılı olmazsa giden paranın yanında Türkiye Merkez Bankası'nın prestiji de zarar görür.
Ancak asıl sorun, doların yükselmesi değil. O sadece "tansiyonumuzun yükselmesi" anlamına geliyor. Muhtemelen ABD Merkez Bankası toplantısını yaptıktan sonra da düşecek.
Bizim dikkat etmemiz gereken, daha ciddi olan yüksek faiz hastalığımız. Yani "diyabet."
Evet, faiz konusunda her şey ekonomi yönetiminin inisiyatifinde değil. ABD'de faizler yükseldikçe biz de yükseliyor.
Ama soğukkanlı olmakta fayda var.
Malum medyada "Yine faize dokunmadan kuru seyrediyor" eleştirilerinin çıkması rastlantı değil ya.

***

100 milyar rezervimiz olsa...

Şu an Türkiye'nin net rezervi 28-32 milyar dolar civarı. Bu rakamı 100 milyara çıkartabilsek, ülke çekilen her operasyonu rahatça püskürtebilir. Üstelik de daha az kaybederek.
Unutmamak lazım, bir dönem Türkiye gibi hedefte olan Rusya bugün ayakta kalmasını, bölünmemesini, harcayacak 280 milyar dolar rezervi olmasına borçlu.

***

Bu erketelere dur demeyecek miyiz?

Yaşadıkları ülkenin parasının değer kaybetmesine sevinenlerin ya dolar ya da faizde parası var... Kimisinin de batacak geminin dümenine geçmeyi umut edecek kadar aklı...
Ama ne olursa olsun, bu soygunun asıl faillerine hukuki bedel ödetilmesi şart.
Muhtemelen şimdiye kadar, bu talan rüzgârında yüksek meblağlı döviz işlemi yapılan bankalardan mantıklı bir izah talep edilmiştir de.
Ancak oradan buradan kıstıklarımızla yaşamaya çalışan bizlere de düşen var elbette...
O da hırsıza iyi bildiği coğrafyada erketelik edenlere bakmak. Cebimizden tırtıklanmasına aracılık eden medya aktörlerine "ne yaptıklarını" anladığımızı, aptal olmadığımızı hissettirmek.
Ki bu halk nasıl hissettireceğini en iyi bilendir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA