Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Saflar bir kez daha netleşiyor...

ABD'de zenci bir vatandaşın polis tarafından öldürülmesi üzerine başlayan olaylar hız kesmeden devam ediyor.
Protestolar pek çok yerde yağmaya ve kundaklamaya dönüşmüş durumda..
Yerel yetkililerin yönettiği polis olayları yatıştırmakta etkisiz kalınca Başkan Donald Trump orduyu devreye soktu.
Peki, ne oldu da ortalık karıştı?
Toplumdaki ırkçılığa ve polis şiddetine karşı bilincin depreştiği tezi çok yüzeysel ve izaha muhtaç.
Zira sözünü ettiğimiz, kurumsallaşmış gerçek bir polis devleti. ABD'de, her yıl 1000'e yakın insan polis kurşunuyla öldürülüyor. Bunların çoğu da dezavantajlı kesimlerden... Yoksullar, Afrika kökenliler, Latinler vs.
330 milyonluk ülkenin cezaevlerinde 2,5 milyona yakın insan var. Bireysel silahlanmanın mülkiyet hakkının ayrılmaz bir parçası sayıldığı ABD'de şiddet bir kültür. Vaka-ı adiyeden...
Başkan Obama döneminde de tablonun farklı olmadığını hatırlatalım.
Mevzua daha yukarıdan bakanlara göreyse bu yaşananlar, pandemi nedeniyle alınan izolasyon tedbirlerinin yarattığı ekonomik krize bir tepki. Zira ülkede 40 milyona yakın insan işsiz kalmış durumda.
Ne var ki yaşanan şiddete bakınca bu yorum abartılı görünüyor. Neticede sözünü ettiğimiz küresel bir sorun. Aşağı yukarı tüm yönetimler aynı riskleri göze alıp benzer tedbirlere başvurmak zorunda kaldılar.
Kaldı ki devlet, durağanlığa karşı işsizlik maaşı vb. mekanizmaları devreye soktu. Krizin etkilerinin hissedilmesini öteledi. Sokağa çıkıp polis merkezlerini hatta kiliseleri yakacak kadar bıçağın kemiğe dayandığı "yeni bir durum" söz konusu değil.

***

Evet, geriye kalıyor bir ihtimal. O da kasımdaki başkanlık seçimleri.
Çünkü anketler henüz birkaç hafta önce, istihdamı arttırmayı başaran Trump'ın önde olduğunu gösteriyordu. Olağanüstü bir şey yaşanmazsa Trump'ın bir dört yıl daha ülkeyi yöneteceğine kesin gözüyle bakılıyordu.
Olağanüstü bir şey oldu.
İlk darbeyi Trump'a pandemi vurdu...
Şimdi de rakipleri Minnesota'daki kıvılcımın üzerine benzin dökerek onu düştüğü yerden kaldırmak istemiyorlar.
Antifa gibi terör gruplarının ve yeminli Trump düşmanı küresel merkez medyanın Gezi sürecinden aşina olduğumuz provokasyonlarında da hedefin Başkanın seçim riskine girmeden gönderilmesi olduğuna işaret ediyor.

***

Bu arada bizden bahsetmişken... Türkiye'de de küreselci medyanın anti Trump propagandasına ortak olan genişçe bir kesim var.
İslamcısından solcusuna... Oysa Trump, Türkiye'nin çıkarları açısından, Beyaz Saray'da görüp görebileceğimiz en makul isim.
Belli ki, Trump karşıtı olmanın entellektüel bir tavır olduğuna inanıyorlar.
Benden duymuş olmayın ama... ABD'deki Trump karşıtı gösterilerde en ön safta yürüyen "Nefes alamıyoruz, ABD'de de değişim vakti" diye bağıran FETÖ'nün manevi oğlu Enes Kanter de kendileriyle yine aynı fikirde.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA