Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

O zaman Anayasa’dan parti kapatmayı kaldırın

HDP'nin kapatılmasına yönelik siyasetten ve kamuoyundan yükselen talepler üzerine en net tepkiyi AK Partili Numan Kurtulmuş verdi:
"Türkiye milli beka meselesi olarak terörle mücadele ediyor. HDP'nin eline Türkiye partisi olmak için önemli fırsatlar geçti. Çukur eylemlerinde PKK'yı terör örgütü olarak görüyoruz diye tavır koymuş olsalardı bambaşka bir Türkiye'yi konuşuyor olabilirdik. HDP'ye 'terörle aranıza duvar örün' diyoruz. Parti kapatmalarının Türkiye'de olumlu sonuçları görülmedi."

Kurtulmuş'un HDP pratiği üzerinden söyledikleri doğru. Hepimiz sürecin canlı şahidiyiz.
Ne var ki parti kapatma tartışması ne zaman açılsa tekrar edilen bu söylemin de çözüm için olumlu sonuç vermediği ortada.
Zira ülkemizde yasalara rağmen milletvekili listelerini bile illegal bir örgütün belirlediği, teröre sistematik olarak destek veren partiler yıllardır siyaseti ve demokrasiyi zehirlemeye devam ediyor.
Kaldı ki parti kapatma bir çözüm olarak görülmüyorsa, gündeme gelmesi Türkiye'nin zararınaysa bu tedbir anayasamızda, Siyasi Partiler Kanunu'nda hâlâ niye duruyor?
O zaman Venedik Kriterleri'ne göre şiddeti kınamamayı bile parti kapatma gerekçesi sayan, hukukun dışına çıkan bölücünün, faşistin gözünün yaşına bakmayan Avrupa'dan daha ileri bir adım atalım... Bu müeyyideyi hukuk sistemimizden çıkaralım.
Kim bilir, belki o zaman adeta kapatılmak için çırpınan HDP de provokasyondan vazgeçer!

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz


ALİ BABACAN'INKİ HASRET GÖZYAŞLARI OLMASIN

Deva Partili gazeteciler dün Genel Başkanları Ali Babacan'ın gözyaşlarını paylaşıyorlardı.
Babacan konuşması sırasında, 28 Şubat günlerinde kız kardeşinin üniversiteden uzaklaştırıldığını anlatırken bir ara duygulanıp duraklamış.
Tam bu esnada delegeler de ayağa kalkıp alkışa başlamasınlar mı...
Hayır. Tabii ki alkışladıkları, bu saçma yasağı tarihe gömen, ayrımcılığı ortadan kaldırıp eğitim öğretim hakkı önündeki engelleri ortadan kaldıran Cumhurbaşkanı Erdoğan değil... Bir ay kadar önce "28 Şubat sürecinde ordunun korku iklimi vardı. Ama o günlerde muhalefetin sesi kısılmadı" diyerek postmodern darbeyi hayırla yâd eden Babacan.
Hazır ayağa kalkmışlarken, 28 Şubat sürecinde dahil olduğu çevre merkezden kovulurken Harp Akademileri'ne ders versin diye davet edilen Ahmet Davutoğlu'nu da alkışlasalardı bari, hayrına.

***


ACIMADI Kİ...

Aşı için gönüllü olan gazeteci Nagehan Alçı'dan içimizi rahatlatacak açıklama geldi. Hiç hissedilmiyormuş, acımıyormuş bile.
Yalnız Nagehan, takip edebildiğim kadarıyla aşı karşıtlarının korkusu canlarının acıyacak olması değil. Tartışmalara biraz bak istersen.
Bu arada, pandemiden önce kan alma, şırıngalama görüntülerinin yayımlanması, TV'de gösterilmesi yasaktı. Ne ara teşvik edilir hale geldi.

***


CAMİ CEZAEVİ DEĞİLDİR

İzolasyon tedbiri olarak uygulanan sokağa çıkma yasağı yılbaşı nedeniyle dört gün sürecek.
31 Aralık 2020 Perşembe akşamı başlayacak, 4 Ocak 2021 Pazartesi sabahı son bulacak.
Evlerde toplanmak da yasak.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal dün yasakla ilgili yetkililere şu çağrıyı yapıyordu:
"İşte biz de diyoruz ki keyfi olarak boş yere sokağa çıkıp yasağı dinlemeyen ve güvenlik güçlerini zor durumda bırakan bu insanları cami, mescit gibi ibadethanelerimizde zaruri olarak 1 günlüğüne çalıştıralım. Camilerimizin temizliğinde olur, bakımlarında olur veyahut cami görevlisinin belirleyeceği bir işte çalıştırılabilirler."
Ünal Bey sıkı hazırlanmış, zihni sinir projesine gelebilecek eleştirileri de ihmal etmemiş:
"Ha şunu diyebilirsiniz alkol alan, eğlence mekânlarında gün geçiren insanları camiye neden alalım sorusu akla gelebilir. İşte burada o insanlar camilerimizde, mescitlerimizde görev alsınlar ki hatalarını anlasınlar. Bu onlar için büyük bir fırsattır."
Bir din görevlisine işini öğretmek benim haddime değil. Ancak şu kadarını biliyorum ki, cami de insanın yasal suçlarının bedelini ödeyeceği cezaevleri ya da "ikna odası" değil. Sendika olarak vatandaşı camiye teşvik için bir adım atmak istiyorsanız, akademinin bilimi bırakıp polisliğe soyunduğu bu cinnet günlerinde insanların huzur ve moral bulduğu, sığındığı ibadethaneleri açık tutun yeter.
Dinin yaygınlaşması için hizmet veren bir sendika için daha büyük fırsat olamaz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA