Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Yetmez ama evet!

Seyahat, işyeri, etkinlik ve okullarda aşısızlara zorunlu PCR testi şartı dün itibarıyla kaldırıldı.
Nihayet!
Zira icat edenin bile "Pandemilerde işe yaramaz" dediği bu testin güvenilirliği tartışmalıydı.
Aşı olan da virüsü bulaştırdığı halde PCR'ın yalnızca aşısızlardan talep edilmesiyse, uygulamanın bir sağlık tedbirinden çok aşı dayatması aracı olarak kullanıldığını düşündürüyordu.
Dahası vatandaşların çalışma, seyahat, eğitim, ticaret gibi evrensel ve anayasal haklarını kullanmalarının önüne çıkarılan bu "ekstra şart", ekonomik hayatın doğal dengesini fazlasıyla bozdu.
Enflasyonun nasıl küresel bir sorun haline geldiğini yaşayarak görüyoruz işte... Hükümet sübvanse ettiği halde doğalgaz faturaları ikiye katlandı.
Bu düzenlemeyle, başta ulaştırma ve hizmet sektörü olmak üzere iki yıldır zor durumda olan müteşebbisler ve çalışanları rahatlayacaklardır.
Pandemide yegâne çözüm olarak kapanmaları, yasakları dayatan çevrelerde ise garip bir hüzün hâkim.



Mesleki başarılarıyla değil pandemideki şovlarıyla hayatımıza giren korona ünlüsü hekimler "Aşısızlar kazandı" türünden tweet'leriyle meseleyi bir sidik yarışı, siyasi çekişme olarak gördüklerini itiraf ediyorlar.
Türk Tabipleri Birliği de "İktidar suç işliyor, sürü bağışıklığını hedefliyor" diye slogan atıyor. Sanki tıp, bilim, akıl, mantık, istatistik pandemilerin ancak sürü bağışıklığı seviyesine ulaşıldığında biteceğini söylemiyormuş gibi...
Muhalefet yandaşı basın ise kılçığı, "Para bittiği için test masrafına girmek istemiyorlar" diyerek atıyor.
Oysa İngiltere ve bazı Avrupa ülkeleri de aynı yönde kararlar aldılar. Hatta Fransa dün de açık havada maske yasağını kaldırdı.
ABD Yüksek Mahkemesi de Başkan Joe Biden'ın işletmeler için getirdiği koronavirüs aşısı mecburiyeti, çalışanlara haftalık test mecburiyeti ve işyerinde maske takma zorunluluğu kararını durdurdu.
Pandemide özgürlükçülükten sınıfta kalan ve küresel sermayeye, ilaç tekellerine yoldaş olanlar teneke çalmaya devam ededursun, biz mücadeleye devam edelim.
Örneğin, Sağlık Bakanımız keşke eli değmişken her akşam ekranlardan ölüm sayısını ilan etme geleneğine de bir son verse...
Her şey bir yana... Ömrünün sonbaharındaki yaşlı insanlara iki yıldır her akşam kesintisiz olarak ekrandan ölümü hatırlatmanın kime neye faydası var ki?

***

O DİŞ HEKİMİ BİLE KONUŞTU KEMAL BEY...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir diş muayenehanesinden Pensilvanya ile konuştuğunu söylemesi hâlâ tartışılıyor.



Dün de gazeteciler o diş hekimine ulaşmışlar. Beyefendi iddiaları reddetmemiş ancak, konu hakkında daha fazla konuşmak istemediğini söylemiş.
Bence Kemal Bey'in çıkıp bu konuyu açıklığa kavuşturma zamanı geldi de geçiyor.

***

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 'YASALAR, TEAMÜLLER BELLİ' DİYOR

Anıtkabir'de Bülent Ersoy'a şemsiye tutan subaya ve komutanına verilen cezaları eleştirmiş, "Yüzbaşı centilmenlik yapmış, ne var bunda bu kadar büyütülecek" diye sormuştum.
MSB yetkilileri dün benimle aynı fikirde olmadıklarını, söz konusu yaptırımları yasaların emrettiğini, subayların sıkı davranış kurallarına bağlı olduğunu ve medyadaki tepkiye bakarak hareket etmediklerini ilettiler.



Eyvallah.
Askerlikle ilgili yasaları, teamülleri, incelikleri benden daha iyi bildiklerine şüphem yok. Dolayısıyla bakış açılarını, mesleklerinin itibarını koruma motivasyonlarını, disiplin hassasiyetlerini elbette anlıyorum.
Ancak ben de bir vatandaş olarak algımı, cezayı orantısız hissettiğimi dile getirmiştim... Yasalara aykırı bir durum olduğunu öne sürmemiştim.
Bir "sivil" için çok garip itirazlar olmasa gerek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA