Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Model hazır mı?

Siyasi duruşlar farklı şeyler söylemeyi gerektirse de siyasi rekabet karşılıklı söz düellosunu teşvik etse de Ankara'da farklı bir hava esiyor.
Artık cesurca isimlendirilen "Kürt Sorunu"nun çözümünde yeni irade şekilleniyor. Pro-aktif davranan partilerin ya kendi çözümlerini ortaya koyacağı ya da kamuoyunda marjinalliğe oynayacağı süreç başlıyor.
Öyle ki daha ilk günden Başbakan'a sert eleştiriler yönelten MHP'nin bile terörle beslenen etnik-bölgesel temelli sorunu aşmak için kapsamlı çalışma yaptırdığı ancak açıklamaya fırsat bulamadan İmralı sendromu ve Hükümet'in inisiyatifi karşısında gerilediği konuşuluyor.

***

Bugün, Polis Akademisi'nde, "Kürt Meselesinin Çözümü: Türkiye Modeline Doğru" başlıklı çalıştay düzenleniyor. Bir dizi beyin fırtınası ve görüşme trafiğinin öncü adımı atılıyor. Hükümet'in yol haritası, ilk etapta sivil aktörleri bir araya getirmeyi hedefliyor, şimdilik davetli listesinde asker bulunmuyor. Haliyle bu zorlu alanda önce siyasi otorite risk alıyor, "sorunu çözeceğim" mesajıyla yola çıkıyor. Ardından, demokratik çözüm taraftarlarını ortak zeminde buluşturuyor. Kürt açılımına kafa yoran herkesin, söyleyecek sözü olan her çevrenin dikkate alınması gerekiyor. Bu nedenle çözüm planını koordine edecek isim de önem kazanıyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, gizliliğe riayet eden tarzı, ne söylemeyeceğini bilen kişiliği, fikri çatışma ortamlarını yatıştırma esnekliği, farklılıkları tolere etme becerisi ve "toplum bilimci" formasyonu ile bu iş için biçilmiş kaftan olarak görülüyor.

***

Ve asker... Terörle mücadeleyi, sadece "teröristle mücadeleye indirgemeyen" günümüz kadroları. Üniter ve ulus devlet çerçevesinde çözümü teşvik eden komutanlar.
Tabii şehitlerin acısıyla yaşayan, vatan uğruna canını ortaya koyan gazilerin hayata dönüşü için çabalayan isimler. Onların, bu süreçteki rolü çok şeyin ötesinde anlam taşıyor.
Terörle örtüşen Kürt sorununun çözümünde oluşan iyimser hava maalesef, TSK komuta kademesinin baş etmesi gereken travmatik olaylarla iç içe geçti.
Darbe hazırlığından hakkında iddianame düzenlenen emekli orgeneraller. Ki onların önemli bölümü Genelkurmay'ın bugünkü etkili aktörlerinin bir dönem komutanı idi. Ve o eski komutanlara vefa duygusuyla yaklaşıldığı söylendi.
Yine o generallerin önemli bölümü terörle mücadelede aktif rol almıştı.
Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın sevk edildiği İmralı'nın güvenliğinden kolordu komutanı iken Hurşit Tolon sorumlu idi.
"Ergenekoncu olarak yargılanan emekli komutanların terörün gerçekten bitmesini istemediğini öne sürmek doğru mu? Yoksa onlar bildik askeri yöntemlerle terörün kökünü kazımak için mi uğraştı?"
Bu sorunun yanıtı hayati önemde.
Zira, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un çözüme destek veren yaklaşımına rağmen askerin kafası karışık gibi.
Tutuklu emekli generaller, muvazzaf subaylar... Askere sivil yargı yolunu açan yasal düzenleme... İrtica ile Mücadele Eylem Planı ekseninde belge veya kâğıt parçası söylemine sıkıştırılmış asker-sivil karşılaşması.
Haksız biçimde yıpratıldığını düşünen ve Cumhurbaşkanı'ndan ordunun başkomutanı sıfatıyla yüksek sesle çıkış yapmasını bekleyen paşalar...
Diyeceğim o ki, askeri cenah öylesine taarruz altında kaldığını hissediyor ki, bu halet-i ruhiye ile çözüme ne kadar katkı sağlayabilir? Moral bozuklukları, kırgınlıklar, kuşku bulutları varsa askerler, hükümetin çözüm planına ne kadar yaklaşabilir? Bu tehlike bertaraf edilmedikçe, iyi niyetli girişimler, umulmadık yol kazaları ile karşılaşmaz mı?
Kürt sorununun çözümünde "Türkiye, modelini arıyor" aramasına da, asker-sivil ilişkilerinin yeni modeli belli mi? O model ortaya konulmadan, askerin de destek olması gereken bir diğer modelin şansı nedir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA