Bu sıralar Ankara'da ciddi bir çalışma yürütülüyor. Konu, yine otomotiv sektörü. Bahar aylarından itibaren vergi teşviği ile canlandırılan sektörü, yıl sonuna doğru dinamik tutmak için arayışlar devam ediyor. Başını, Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün çektiği grup, bir hamle daha gerektiği görüşünde. Kuşkusuz Sanayi Bakanı'nın, otomotiv merkezli Kocaeli'den milletvekili olması da bu yaklaşımda etkili. Düşünülen model, öyle yabancı olduğumuz türden değil. "Hurda indirimi!" Ancak, bu önermede, önceki uygulamada kağıt üstünde işlem yapıldığı gerçeği göz ardı edilmiyor. Sanayi Bakanlığı, "belirlenecek yerlere fiziki teslim şartı" ile hurda indirimine sıcak bakıyor. Buna karşın ekonomi bürokratları, vergi kaybına yol açacak düzenlemelere karşı çıkıyor. Hatta, son 6 ayda uygulanan teşviklerin, talebin öne çekilmesi ve zamla sonuçlandığını, bu yüzden maliyenin zararlı çıktığını savunuyor. Teknisyen kadro, "vergi indirimi tam anlamıyla tüketiciye yansımadı, üstelik ithalatı körükledi" tezinde ısrar ediyor. Hatta, 2001 krizinde bile stoktaki araçların satıldığını, bu yıl da firmaların sunacağı cazip ödeme koşulları ile satılabileceğini düşünüyor. Herhangi bir teşvik unsurunu gereksiz buluyor. Hal böyle olunca, karşılıklı ikna için şu rakamların ortaya konması gerekiyor:
"Stoktaki araçların satılması ile ne kadar gelirden vazgeçildi? Buna karşın trafiğe erken çıkan o araçların yaktığı benzinden ne kadar gelir sağlandı? Kaç fabrikanın üretime ara vermesi ve işçi çıkarması önlendi? Bu sayede ne kadar vergi ve sigorta kaybının önüne geçildi? İşsizlik ödeneği ne ölçüde azaltıldı?"
Özetle, vergi teşviği nedeniyle gelir kaybı doğdu ama bu desteğin dolaylı unsurlarla birlikte getirisi fazla oldu. Toplamda kamu kazançlı çıktı.