Yönetim bilimi uzmanlığı ile Başbakanlık Müsteşarlığı deneyimi birleştiren Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, kamudaki bir yaraya neşter vuruyor. "İlaç ve tedavi harcamalarına!"
Düşünsenize devlet, yılda 430 milyon reçete işlemi yapıyor. Reçete başına 48, kişi başına 150 lira ödüyor. Fatura, 15 milyar lirayı buluyor. Dinçer'in dedi gibi "Reçeteleri tek tek incelemek imkânsız!" Bu nedenle bakan, küresel şirketlerin çalışma kurallarını, sağlık alanına uyarlamaya kararlı.
Nasıl mı? Dilerseniz Bakan Dinçer'in ağzından dinleyelim:
Tedavi, ilaç ve medikal malzeme giderlerini kontrol etmek amacıyla özel sektörün çalışma mantığını esas alıyoruz. Örneğin, 20 sene önce dünya markası bir tekstil firması size modelini gönderir, kumaşını belirtir ve 'Kaça yaparsınız?' diye sorardı. Parça başına 10 dolara anlaşırdı. Oysa bugün durum değişti.
Şimdi marka firma, istediği ürünü tanımlıyor ve üreticilere, 'En fazla 8 dolar verebilirim. Yapmak isteyen var mı?' diye çağrıda bulunuyor. Böylece 7.5 dolara imal ettirebiliyor. Maliyet kontrolü ile verimliliği artıran bu modeli sağlık finansmanına da taşıyacağız.
Şimdiye kadar "Tedaviyi yap, faturayı gönder" denildiği için giderlerimiz de artmış. Önlem olarak "global bütçe" uygulaması başlatıyoruz. İlaç alımları için 14.5 milyar lira ayırdık. Bu limitin içinde kalmak zorunlu. Harcama eğilimi arttıkça, firmaların indirimi de artacak.
Kişi başına 150 lirayı geçen reçeteleri görebiliyoruz. Eczane başına harcamayı da tespit edebiliyoruz. Risk bazlı denetimle, ortalamayı aşan harcama dilimlerini inceleyip usulsüzlük varsa anında önleyeceğiz.
Bu arada, geniş kitleleri ilgilendiren iki bilgiyi yine Dinçer'den aktaralım:
1- İşten çıkarılan, tazminat alamadığını iddia eden, dosyası yıllardır bakanlıkta bekleyen 36 bin kişinin işlemi yıl sonuna kadar sonuçlanacak.
2- Konut Edindirme Yardımı hesabında 1.5 milyon kişiye ait hatalı kayıtlar düzeltilirse ödemelere hemen başlanacak.