Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Özel sektörün kaygı barometresi

Siyasi gündem kurşun gibi ağır. Haliyle ekonominin gidişatı, piyasaların beklentisi, reel sektörün durumu yeterince öncelik alamıyor. Yılın son çeyreğinde görülecek sınırlı pozitif büyüme, nisbi istikrar, faizlerin düşük seyri şimdilik durumu idare etmeye yetiyor. Ama sonrasına ilişkin kaygılar tam olarak giderilemiyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bir süredir ekonomideki iyileşmenin biraz da dışarıdaki gelişmelere bağlı olduğunu söyleye geliyor.
Peki, küresel piyasaların son durum raporu nasıl? Bu sorunun yanıtını Babacan'dan dinlemekte yarar var. Zira G 20 İskoçya Zirvesi'nde iki kritik aktörün pozisyonunu Babacan bize şöyle nakletti:
"FED Başkanı Bernanke, 'Büyüyoruz ama istihdamsız bir büyüme yaşıyoruz' dedi. Avrupa Komisyonu'nun Ekonomik ve Mali İşlerden Sorumlu Üyesi Almunia ise 'Normal büyümeye 2011'de döneceğiz' mesajı verdi."
ABD'deki büyümenin devlet destekli oluşu, bu desteklerin çekilmesi halinde büyümenin duracağı kaygısı göz ardı edilir gibi değil. Avrupa'da durum farklı mı? Tabii ki hayır. AB'de gelecek yılın büyümesi yüzde 1. Avro bölgesinde de küçülme eğilimi hakim.
Tablo böyle olunca Türkiye'nin 2010'daki büyüme hedefi ile istihdam baskısını azaltması mümkün görünmüyor. Buna bir de demokratik açılım sürecindeki dezenformasyonun yarattığı kafa karışıklığı eklendiğinde, kısa vadede toplumsal tansiyonun düşmesini beklemek de neredeyse hayalcilik oluyor.

***

Dışarıdan içeriye döndüğümüzde farklı sinyaller ve talepler geliyor. Örneğin, süresi 31 Aralık'ta sona erecek olan Varlık Barışı Yasası. Yasadan yararlanma imkanının en az 3 ay daha uzatılması, beyan edilen tutarların olası vergi incelemesinde göz önünde bulundurulması kadar matrah artışı da getirilmesi, beyanını artıracak mükelleflere geriye yönelik inceleme yapılmayacağı güvencesi verilmesi de taraftar buluyor. Bakan Babacan ise şu görüşü savunuyor:
"Artık af olmaz. Maliye, ödeme güçlüğü çekenler için yeniden yapılandırma yapıyor. İki mükellef düşünün. Biri, krizin en önemli zamanında gitmiş vergisini ödemiş, diğeri ödememiş. Bunu affederseniz adalet duygusu zedelenir!"

***

Özel sektöre gelince... Kredi Garanti Fonu'ndaki bürokrasinin aşılamamış olması şikayet kaynağı. Şu anda bankalar, itibarlı müşterilere yüzde 8.5 faizle kredi teklif ederken, kaynak sıkıntısı içindeki KOBİ'ler kan kaybediyor. Bankaların yılın ilk 9 ayında yüzde 40 kar artışı sağlaması övgü yerine yergi alıyor. Babacan ise "Karlara iyi bakmak lazım. Büyük oranda hazine kağıtlarının getirisinden kaynaklanıyor. 2010'da karlar düşecek. 'Niye kredi kullandırılmıyor?' eleştirisi doğru değil. Bankaların işi kredi açmak. Televizyon üreticisinin televizyon satmaması gibi bir şey olur mu?" diyor.

***

Babacan, "Dünyada herkes bankacılıktan şikâyet ediyor. Biz rahatız. Bankacılıkta sıfır maliyetimiz var. Koca koca ülkelerin sorun diye anlattıklarına bakınca halimize şükretmemiz lazım" aktarımından sonra, gelişmiş piyasaların tartıştığı konuları da şöyle yansıtıyor:
"Son G-20 Zirvesi sonuç bildirisine bir hüküm konuldu. 'Finansal krizin maliyetini karşılamak üzere hükümetlerin yaptıklarına karşı finans sektörünün yapacağı desteğin de belirlenmesi lazım' denildi. Örneğin, Hollanda bankalar için bilanço vergisi getirmiş. Banka sahibi olmanın bedeli gibi. Bunu diğer ülkelere de öneriyor."
Babacan ayrıca ülkelerin Dolara olan bağımlılığını azaltma eğilimine de dikkati çekiyor. Önümüzdeki yılın sonunda ABD ve AB'nin mali genişlemeyi terk ederek nasıl bir çıkış stratejisi izleyeceğinin, yeni küresel mimarinin ana eksenini oluşturacağını söylüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA