Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Çok sesliliğe siyasi akort

Dünkü oylama siyasi akordun önemini bir kez daha ortaya koydu. Kitle partilerinin karakteristik özelliğidir. Kapsama alanındaki görüşlerin yaygınlığı nedeniyle, aynı konuda farklı fikirler beyan edilebilir. Bu, parti ayrımı yapılmaksızın karşılaşılabilen bir durumdur. Ve bu durum, örneğin CHP için "çok başlılık" olarak nitelendirilirken AK Parti için "çok seslilik" olarak geçiştirilemez. Özü itibariyle aynıdır ve doğrudan parti disipliniyle ilişkilidir. Ses akordu daha çok, partilerin genel merkez ve grup yönetimlerinin becerisine bağlıdır. Savunulan politikalar rafine edilmemiş ve nihai parti görüşü haline dönüştürülmemişse, en deneyimli isimler bile siyasi ofsayta düşebilir.

***

Güçlü liderliğin bile yönetmekte güçlük çekeceği, ana eksene zıt görüşlerin, parti içinde çatlak gibi algılanması ihtimali her zaman vardır. Bu ihtimalin bertaraf edilmesi, milletvekillerinin sıkça bilgilendirilmesini, etkili danışma mekanizmalarının işletilmesini gerektirir. Kaldı ki aykırı fikirler "eyvah!" kaygısı da yaratmamalıdır. Sadece, beyan sahibinin konumu itibariyle, değişik siyasi sonuçlar yaratma riski gözetilmelidir. "Tek ses, tek yumruk" anlayışından ziyade, genel politik tercihlerle uyumlu duruş, makul ve yapıcı eleştiri, hatalı uygulamalardan maliyetsiz dönüş önemlidir.
***

Bütün bunları yazmamın sebebi, son günlerde özellikle bazı bakan ve AK Parti sözcülerinin birbirine ters düşen açıklamalarıyla ilgili. Muhtelif çevrelerin iddia, belirli grupların da arzu ettiği gibi bir "siyasi çatışma alanı" söz konusu değil. Sadece "siyasi akort eksikliğinden" söz etmek mümkün. Nitekim, parti yönetimi de gidişatı görmüş olacak ki, yeni bir modelite üzerinde çalışıyor. Daha doğrusu, işin başında konulan ilkeyi yeniden hayata geçirmeyi hedefliyor. Sanırım görünür gelecekte, ağırlıklı olarak şu 5 ismi ve beyanlarını dinleyeceğiz. Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Parlamentoyla İlişkilerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti Sözcüsü Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve nöbet takvimine göre AK Parti'nin 5 Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Mustafa Elitaş, Mahir Ünal, Ayşenur Bahçekapılı, Ahmet Aydın.
Bu çekirdek kadronun olabildiğince düzenli aralıklarla bir araya gelerek güncel olayları değerlendirmesi, Hükümet ve parti kararlarını milletvekillerinden taşra yönetimlerine kadar her kademeyle paylaşması bekleniyor.
***

Aslında benzeri eğilim CHP için de söz konusuydu. Özellikle MYK Toplantıları devam ederken Parti Sözcüsü Haluk Koç'un açıklamaları bu yöndeki bir adımdı. Ama Grup Başkanvekilleri ile ideal uyum tesis edilemedi. Meclis grup yöneticileri de aynı konuda paralel görüş beyan edecek kadar devreyi tamamlayamadı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, herkesi dinleyen ama etkilenmeye açık tarzı, anlık değişebilen duruşu, genellikle zamana yayılan kararları da koordinasyonu çoğu kez güçleştirdi.
MHP, mutlak parti disiplininin hâkim olduğu, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin yazılı beyanları veya haftalık grup konuşmaları ile şekillendiği için zaten çoğulcu görünüm vermedi. MHP'deki fikri seyir hep, yönetim değişikliğine kadar varan tepkisel patlamalarla gelişti.
BDP ise İmralı-Kandil Eş Başkanlarıyla yönetilen, 2011 seçimlerinde kurulan dayanışma blokundaki fikirlerin Kürt sorununa evrildiği formatta kendini tekrar etti.
Sözün özü... Aykırı fikirlerden korkmamak, çok sesliliği koruyup, akort etmek gerekir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA