Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

IMF ve AB yerine 'Kadim Medeniyet' çapası

Türkiye ekonomisiyle ilgili karar alacaklara, gelecek planlaması yapacaklara, 30 Eylül 2012 tarihli AK Parti Kongresi'ndeki mesajları iyi etüt etmelerini öneririm. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, son kez katıldığı kongrede çizdiği yol haritası ezberleri bozan bir güzergâhı işaret ediyordu. Artık ana eksen, "Kadim Türk-İslam Medeniyeti!"
Peki, bu ne demek?
Aslında, sade ve etkileyici bir açıklaması var. Ama bilinen parametrelerle düşünenler için anlaşılması kolay değil.
Niçin?
Çünkü, hareket noktası bambaşka.
Yakın zamana kadar piyasalar iki önemli çapaya göre hedef tayin ediyordu. "IMF ve AB."
Bu iki çapanın rafa kalktığı söylenebilir mi?
Doğrusu, durum biraz farklı.
Şöyle ki...
IMF ve AB'yi reddetmeyen ama eskisi gibi tüm analizlerin merkezine koymayan, bunun karşısına kadim medeniyetin değerlerini çıkaran yepyeni bir modelden söz ediliyor artık. IMF Stand By'ı veya AB yakınsama süreci, dünün muhakeme zincirinin dışında bir yerde konuşlandırılıyor. Ankara'daki güncel yaklaşıma göre, bir dönem Avrasya'ya hükmetmiş atalarımızın kurduğu adalet sisteminden, farklı kültür ve inançları barış içinde birarada yaşatan engin hoşgörüsünden bugünkü AB'nin alacağı dersler var. Sömürüye baş kaldıran, Hak'kı üstün tutan tarihi ekonomik model ise IMF'nin koridorlarında yankılanacak cinsten. Ve tabii ki bu fikrin müellifleri Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Asya'da, Afrika'da yükselen ekonomiler adına BM sistemindeki çarpıklığı da dile getiriyor. Adeta küresel vicdanın sözcülüğünü üstleniyor.

***

"Bütün bunlar abartılı" diyen de olabilir, "Ne alaka?" diyen de... Lakin giderek artan ölçüde "Özgüveni yüksek yeni Türkiye" gerçeğini ciddiye alan da var, burun kıvıran da...
Bu veriler ışığında şu hususları kayda geçirmek mümkün:
"AB ve ABD'nin yaslandığı asimetrik ekonomik ve siyasi yapı bundan böyle daha çok sorgulanacak. Burada Türkiye'ye de rol düşecek."
Ama...
Bu büyük iddiayı, 11 bin dolar kişi başına milli gelir seviyesinde sürdürmek hayli güç. Kendi içinde terör sorununu çözemeyen, iç barışını temin edemeyen bir ülkenin bölgesel güç çıkışını uzun süre koruması da zor. Ve kuşkusuz ekonomideki kırılganlıkların giderilmesi, kamu yönetimi anlayışının değişmesi, seçim ve siyasi partiler yasalarının demokratikleştirilmesi, bürokratik zihniyetin kırılması, adli reformun tamamlanması, bireysel özgürlükleri mutlak güvenceye alan sivil anayasa yazımı gibi daha yapacak çok iş var!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA