Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Bu hesapta bir yanlışlık var!

Bayram öncesi Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Ankara büromuzda konuğumuzdu. Ertuğrul Bey, turizm gelirleri konusunda ezber bozan bir tezi bizimle paylaştı...
Dedi ki...
"Turizm hesaplarımızda eksiklik var. Şimdiye kadar yılda 4 kez anketörlerin elindeki 28 maddelik soru kâğıdı üzerinden hesaplama yapılıyordu. O kadar soruyu para versen birçok insan doldurmazdı. Allah'tan sonradan soru sayısı azaltıldı. Ama bu yetmez. Gerçekçi verilere ulaşmalıyız. TÜİK'le yeni bir hesaplama yöntemi üzerinde çalışıyoruz. Örneğin; marinalar, VIP ve CIP'ler hesaplamaya dahil edilebilir. Yani varlıklı çevrenin para harcadığı yerler turizm geliri tahminlerine yansıtılabilir. Havayolu taşımacılığı ile Türkiye'ye giren gelirler de hesaba katılabilir. Tur operatörlerinin turlardan Türkiye'ye bıraktığı pay bundan 15 yıl önce yüzde 40 olarak hesaplanmış. Herkes bu payın en az yüzde 50 olduğunda mutabık."
Günay'a göre Türkiye, turizm gelirlerini 4-5 milyar dolar eksik hesaplıyor.

***

Aslında benzeri bir durum ihracat gelirlerinde de söz konusu. Evet, orada kayıtlar daha ciddi tutuluyor ama... Bazı ülkelere yönelik ihracatta hâlâ çift fatura sistemi devam ediyor. Yani bir bakıma ihracat değeri olduğundan düşük görünüyor. Eski doğu bloku ülkeleri, Ortadoğu ve yer yer Afrika'ya yönelik ticarette Türk ihracatçısının gerçek performansı döviz gelirleri içinde birebir yer almıyor.
Bu tabloya "net hata noksan" kalemine atılan sürpriz dış âlem gelirleri de eklendiğinde ülkenin genel imajı hayli iyileşiyor. Oysa kredi derecelendirme kuruluşları başta olmak üzere Türkiye'yi değerlendiren analistler, eskimiş verileri baz alıyor. Bugünkü ekonomiye değil, kapasitesi bastırılmış eski ekonomiye not veriyor. Türkiye, anlamsız oranda risk primi ödetilen ülke konumunda tutuluyor.
Bugünkü küresel mali kriz ortamında, dünya ekonomisinin büyümesi yavaşlayıp, Avrupa'da yer yer negatife düşerken Türkiye'nin 60 milyar doların üstünde cari açıkla ayakta kalabilmesi mümkün mü? Esasen, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 7'si düzeyinde cari açık, ekonominin dalgalanması için yeterli neden oluşturabilir. Buna rağmen, ekonomik istikrarın sürmesi sadece sıcak para girişine bağlanamaz. Aynı zamanda bu ekonominin, gizli rezervleri olduğuna ama hesaplara yansımadığına işaret eder.
***

Bir başka husus da Türkiye'nin hayli sorunlu olan tasarruf eğilimi. Yüzde 11-14 arasında değişen bu oran Türkiye için yetersiz. Bir zamanlar yüzde 17-20 arasında değişirken bile yetersizliğinden yakınılırdı. Lakin Türkiye kurumsal tasarruf oranını detayıyla bilirken bireysel tasarruf eğilimi noktasında aynı içerikte bilgi sahibi değil. Bizler, bazı yabancı yazarların iddia ettiği gibi elimize ne geçerse harcıyor, yetmedi mi başkalarının tasarruflarından borçlanarak günü mü kurtarıyoruz? Yoksa hane halklarının bankacılık sistemine girmeyen, kenarda köşede "ihtiyat akçesi" olarak tuttuğu potansiyel rezervler üzerinden çarkı bir şekilde döndürüyor muyuz? Burası yeterince net değil. Sadece belli tahminler ve modellemeler üzerinden fikir yürütüyoruz o kadar. Hal böyle olunca, resmi veriler ciddi tasarruf açığı bulunan ve bunu sürdürmesi güç olan Türkiye resmi çiziyor. Bu resim de yine "risk primi" olarak bize dönüyor...
Sözün özü...
Türkiye'nin, rakam makyajlama hatasına düşmeden, gerçek gücünü yansıtan verileri ortaya koyması gerekiyor! O zaman reyting oyunundaki son perdenin de kapanacağını söyleyebiliriz.
Bu vesile ile Cumhuriyet'i ve değerlerini sahiplenmiş, demokratikleşmesini benimsemiş herkesin bayramını kutlarım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA