Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Asırlık planlar! Günlük sorunlar...

Bugünkü Türkiye'nin en dikkate değer noktası, hassas meselelere toplumsal ve siyasal bakış açısı ile ilgilidir.
"Günlük ve tepkisel yaklaşım" ile "orta uzun vadeli ve milli çıkar" perspektifi arasındaki denge oldukça kritik seyretmektedir! Bu husus, dış politikadan ekonomiye kadar günlük hayata veya stratejik kararlara etki eden en sıcak konularda da böyledir...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Örneğin Türkiye'nin;
Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki emperyalist kurgulara karşı aldığı inisiyatif doğru ve yerindedir.
Libya ile tesis edilen deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mutabakatı tarihi değerdedir. O belgeye atılan imzanın sürdürülebilirliği, Libya'da olmayı ve meşru hükümetin yanında durmayı gerektirmektedir.
Doğu Akdeniz'de mavi vatan sınırlarının korunması, doğal kaynakların adil paylaşımı için verilen mücadele de tam anlamıyla beka tanımı içindedir.
Azerbaycan'ın, işgal altındaki Dağlık Karabağ'daki topraklarını geri kazanma çabasına destek verilmesi milli bir görevdir. Aynı zamanda kritik enerji koridoru açısından da hayati önemdedir.
Avrupa Birliği'ni bir arada tutma iddiasındaki başat güçlerin, bilhassa Almanya ve Fransa'nın, İslamafobik, ırkçı ve yabancı düşmanlığından beslenen odakları adeta devlet politikası şemsiyesinin altına almasına karşı çıkılması ise hem inancın hem de insanlığın tezahürüdür.
Milli savunma konsepti dahlinde müttefiklerden temin edilemeyen askeri ekipmanların alternatif kaynaklardan tedariki de sistemik bir inatlaşma değil, aksine ulusal güvenlik için zarurettir.
Osmanlı'ya, bir asır önce açılan cephelerin, farklı görünümlerle bu kez Türkiye Cumhuriyeti için açılması tesadüf değildir.
Türkiye demişken...
Esasen hedef alınan Türkiye Cumhurbaşkanı, yani ülkenin liderliğidir. Coğrafyamızda haritaları değiştirmeye dönük girişimlerin, enerji- ticaret denklemini yeniden kurmayı içeren hamlelerin, Türk ve İslam dünyasına yönelik planlamaların önündeki engel, özünde bir kişidir:
"Recep Tayyip Erdoğan!"
Erdoğan'ın küresel adaletsizliğe başkaldırısı, İslam'a savaş açanlara karşı açık tavrı, Müslüman âlemindeki siyasal parçalanmışlığı halklar nezdinde sorgulayan tarzı, eski dünyanın aktörleri ve işbirlikçileri bakımından rahatsızlık kaynağıdır. Hatta bundan da öte "hasmane tutumların" arkasındaki temel nedendir.
Üzücü olan ise...
Türkiye'nin içindeki her türden muhalif unsurun, dışarının Erdoğan karşıtlığından istifade ederek içerideki farklılıkları veya yer yer zıtlıkları besleyip büyütme gayretidir.
Ülkemiz gerek ekonomide gerekse dış politikada tam bağımsızlık çizgisinde ve çoklu küresel hesaplaşmaların da tam merkezindedir. Bizim, bizle olan sorunlarımız, bizim dilimizle ve bizim yöntemlerimizle yani millet esas alınarak çözülmelidir. Siyasal rekabetini, milletin tercihlerine göre değil de küresel güçlerin menfaatlerine göre sürdürmek isteyenler hüsrana uğramaya mahkumdur.
Lakin...
Kavganın bu yönü, Türkiye için "adalet" ve "kalkınma" misyonunu asla gölgelememelidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA