Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOWARD MURAD

Güneş yanığı nasıl engellenir?

Güneş koruyucu ürünler kullanarak kendinizi, yakıcı B ultraviyole ışınlarına (UVB) ve daha derine işleyen A ultraviyole ışınlarına (UVA) karşı koruyabilirsiniz

En net enflamasyon örneklerinden biri güneş yanığıdır. Güneş yanığında, duş aldıktan birkaç saat sonra cildinizin gitgide daha da kızardığını hissedersiniz. Eğer gerçekten uzun bir süre güneşte kaldıysanız tüm vücudunuz ısınır ve cildinize elinizle dahi dokunamazsınız. Ateşiniz çıkabilir ya da üşüyebilirsiniz. Güneşin ultraviyole radyasyonuna maruz kalmak, cilt altındaki hücresel savunma mekanizmalarının harekete geçmesini tetikler. UVB ışınları epidermisteki canlı hücrelere saldırır. UVA ışınları daha uzundur ve daha derine nüfuz ederek, damar duvarları da dahil olmak üzere dermisteki yapılara saldırır. Cilt kırmızıya dönmeye başlamadan hemen önce damarlar genleşerek daha çok oksijen ve akyuvarı dermis ve epidermise taşımaya çabalar. Bu biyolojik olayın yan etkisi, damarların genişlemesi ve duvarların incelmesidir. Kan dolaşımındaki su, buralardan çevredeki dokulara sızar ve bir saat içerisinde kabarmalara neden olur. Damar duvarlarındaki hücreler, sitokin adı verilen enflamatuar proteinleri açığa cıkarırlar. Bu savunma mekanizmalarına rağmen, güneşe maruz kalındığında hücre ölümü ve ciltte hasarlar meydana gelir. Hasar görmüş ya da güneşte yanmış hücreler epidermiste, özellikle hücrelerin oluştuğu alt kısımlarda ortaya çıkar. Önemli bağışıklık sistemi hücreleri olan Langerhan hücreleri neredeyse 24 saatte tamamen yok olur.

YAŞLANMA İZLERİ ÇIKAR
Enflamasyona neden olan kimyasallar ultraviyole ışınına maruz kaldıktan dört-sekiz saat sonra maksimuma ulaşır. Ve bu deri hücresi duvarlarındaki lipitlerin yok edildiğinin göstergesidir. Su kaybı ve bununla beraber kolajenin yok olması ve elastin yıkıcı enzimlerin ortaya çıkması, tersine çevirmek ve önlemek istediğiniz yaşlanmanın görünür izlerini meydana getirmektedir. Bu kimyasallar, enflamatuar baskını olarak bilinen olgunun kanıtıdır. Güneş yanığı ile kolayca tetiklenirler ancak kronik stresle bile, herhangi bir enflamatuar etkinin sonucu olarak da ortaya çıkabilirler. Güneş yanmalarında, bu baskının 24 saat içerisinde sona ermesi beklenir. Ancak yıpratıcı cilt tedavileri, kirlilik ya da stres gibi diğer faktörlerle tetiklenen enflamasyon süresi daha da uzun olarak bilinir.

GENÇKEN KORUNUN
Enflamasyonla başa çıkmak, özellikle gençken çok önemlidir çünkü enflamatuar tepkilerin en aktif olduğu zaman gençliktir. Bu dönemde sadece hücreleriniz savunmasız değildir, aynı zamanda önünüzde hasarın etkilerinin birikmesiyle geçecek uzun yıllar vardır. Bu yüzden 20'li yaşlarda maruz kaldığınız güneşin, 50'li yaşlardaki kırışıklıklara neden olduğunu okuduğunuzda bu; 20'li yaşlarda kumsalda daha çok vakit geçirdiğinizden değil 20'li yaşlarda cildiniz daha tepkili (reaktif) olduğundandır. Bu nedenle özellikle genç yaşlarda kendinizi yaz-kış güneşten korumak enflamasyonu azaltmaktaki en önemli adımlardan biridir.

YANIĞI HİSSETMİYORUZ
Güneş korumaları, cildinizi; güneş ışınlarını emerek ya da engelleyerek korur. Güneş koruyucu ürünlerdeki aktif malzemelerin durumuna göre, kendinizi yakıcı B ultraviyole ışınlarına (UVB) ve daha derine işleyen A ultraviyole ışınlarına (UVA) karşı korursunuz. UVA'nın yıkıcı gücüne dair artan bilgiler gerçekten can sıkıcıdır çünkü güneş koruyucuların keşfiyle kendimizi yakıcı UVB ışınlarına karşı koruma altına almayı başarabildik. Bu korunma tabii ki iyidir ama burada maalesef bir de kötü taraf var. Yandığımızı hissetmediğimiz için güneşe çok fazla maruz kaldığımızda bizi uyaracak herhangi bir belirti mevcut değildir. Dolayısıyla plajda uzun saatler geçirdiğimizin farkına varmıyoruz ve cildimizi yoğun dozda UVA'ya maruz bırakıyoruz. Günümüzde hem UVA, hem de UVB ışınlarına karşı koruma sağlayan güneş kremleri mevcut. Artık UVB koruyucu ürünler tek başlarına yeterli sayılmaz.

GÜNEŞ KREMİ SEÇERKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Seçim yaparken ilk kriter geniş yelpazeli (broad-spectrum) olmasıdır, yani hem UVB, hem de UVA ışınlarına karşı koruma sağlamasıdır. Seçeceğiniz ürün, fiziksel olarak UVB ve UVA ışınlarını yansıtacak ve dağıtacak şekilde koruma sağlayan bir ürün olabilir. SPF, sadece güneş yanığı koruması ölçütüdür ve yanmaksızın güneş altında ne kadar oturabileceğinizi simgeler. Kullanmanız gereken minimum SPF (koruma faktörü) 15'tir. Normalde 10 dakika içinde kızarıyorsanız, bu kremi sürerek güneş altında 2,5 saat, yani 150 dakika (10 dakika x 15) oturabileceğinizi ifade eder. Ancak bu, sabah SPF 15 sürüp öğlene kadar bir daha aklınıza getirmemeniz gerektiği anlamına gelmez. Koruyucu kaplamanın, görevini görmesi için sürekli olarak yenilenmesi gerekir. Rakamlar arttıkça güneş koruyucunun etkilerinin azaldığını belirtmek gerekir. Rakamlar büyüdükçe korumadaki nicelik azalır. Harvard Sağlık Yayını'na göre SPF 30 ile SPF 50 arasındaki fark sadece yüzde 1.3'tür. Ayrıca SPF'lerin UVA ışınlarında daha az etkili olduğunu da unutmayın. Birçok farklı etiketleme kriteri tartışılmış olsa da UVA için henüz bir koruma ölçütü belirlenememiştir. Şu anda 'geniş yelpaze' (geniş spektrum) terimine güvenmek zorundasınız. Sık dokunmuş kumaşlı kıyafetler giyerek, güneş ışınlarının yüzde 96'sının cildinize ulaşmasını engelleyebilirsiniz. Elbette geniş bir şapka takarak yüzünüzü, kulaklarınızı ve ensenizi örtmeli ve güneşten korumalısınız. Ve yine de kapanmamış yerlerinizde güneş koruması kullanmalısınız, mesela yüzünüzde. Ayrıca enflamasyon, kuruluk ve cildinize akın eden ve güneş korumasından içeri sızmayı başaran ultraviyole ışınlarının sebep olduğu serbest radikal oluşumunu da engellemeniz gerekir. Günümüzde C ve E vitamini içeren ve güneş korumalarının etkinliklerini artıran pek çok ürün mevcut. Ancak nar özü ve üzüm çekirdeği de dahil edilerek güneş ışınlarının, cildin en çok zarar gören üst katmanında tutulmalarını sağlayan formüller daha etkilidir Biz dermatologlar her ne kadar güneşin cilde verdiği zarar üzerine odaklansak da ben, güneşte geçirilen bir günde tüm vücudunuzun çok etkilendiğine inanıyorum. Güneşte çok vakit geçirdiğinizde olanları bir düşünün. Sadece kızarmıyorsunuz, ayrıca bağışıklık sisteminizi de bunalıma sokuyorsunuz. İçeriden ve dışarıdan gelen bu hastalıklı etkilere karşı bağışıklık sisteminizi koruyabilmek için güneş koruyucularının antioksidan maddeler, anti-enflamatuar maddeler ve nemlendiriciler de içermesi gerektiğini düşünüyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA