Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOWARD MURAD

Cildiniz için 5 temel prensip

Yaşlanma engellenemez ancak etkileri yavaşlatılabilir. Cilt sağlığını korumak için; cilt nemli tutulmalı, içeriden ve dışarıdan beslenmeli ve stresten uzak durulmalı

Ölü ve kuru hücrelerin temizlenmesi ve kan dolaşımının hızlandırılması ile ortaya çıkan parlaklık gibi bazı iyileşmeler hemen fark edilebilir. Daha çarpıcı değişiklikler olan derin çizgilerin ve aşırı pigmentasyon sorunu olan bölgelerin azalması, kolajen üretiminin artması; yaklaşık beş hafta içerisinde fark edilir hale gelir. İyileşme, program uyguladığınız sürece devam eder. Sonunda da yaşlanmayla ortaya çıkan bazı değişimler tamamen ortadan kaldırılabilir. Cildinizin nemlendirme, onarma ve korunma ihtiyaçlarını karşılamadığınızda nasıl bir cilde sahip olacağınızı görmek istemiyorsanız, suyu yemenizi ve güneş korumalarını istikrarlı kullanmanızı öneririm. Programım, 30 yıl içerisinde sürekli değişim göstermiş olup beş temel cilt bakım prensibini kapsar:

NEMİ İÇERİDE TUTABİLMELİ
Öncelikle cilt sağlığının korunması gerekir. Cildin en önemli işlevi nemi içeride tutmak ve tahriş edici maddeleri, toksinleri ve saldırganları içeri almamaktır. Cilt, bu görevlerini ancak sağlıklıyken yerine getirebilir.
İkinci olarak; içeriden ve dışarıdan cilde su tedarik ederek hücre zarlarının korunması ve onarılmasını ve bu sayede vücuttaki her bir hücrenin maksimum kapasitede suya sahip olmasını sağlamak gerekmektedir. Cilt için yapılan her şey, su kaynağını artırma amacıyla yapılır.
Üçüncüsü, günlük bazda içeriden ya da dışarıdan gelen saldırılar sonucu ortaya çıkan hasarları onarmaktır. Cildin sağlığını koruyup artırarak daha dinç bir şekilde işlev görmesini sağlayabiliriz.
Dördüncüsü, cildi dış (çevresel) etkenlerden kaynaklanan zararlara karşı korumanın yanı sıra stres gibi daha farklı iç etkenlerden kaynaklanan zararlardan da korumaktır.
Beşincisi ise; yaşlanmanın sadece bir değil tüm etkilerini hedef alacak şekilde yukarıdaki amaçlara yönelik çeşitli besinleri ve ürünleri içeren kapsamlı bir program uygulamaktır. Cilde uygulanan ve cilt için tasarlanan her şey antioksidanlar, antienflamatuarlar, nemlendiriciler, kolajen artırıcılar ve koruyuculardan meydana gelen bir karışımın ürünü olmalıdır. Cildi onarma ve yenileme için gerekli olan şeyleri hiçbir ürün ya da malzeme tek başına karşılayamaz.

DURDURULMAZ AMA YAVAŞLATILIR
Yaşlanmaya sebep olan süreçler sonsuza dek durdurulamaz. Ancak cildin yaşlanma sürecinin yavaşlatılabildiğine ve meydana gelen hasarın büyük kısmının ortadan kaldırılabildiğine şahit oldum. Hücre yenilenme döngüsü ve kolajen üretimi en üst seviyelerde desteklenmesi gereken devamlı bir süreçtir. Bunun, ancak cildin sürekli olarak onarmaya, yenilemeye ve korumaya yarayan besinlerle beslenmesi yoluyla başarılabileceğine inanıyorum. Serbest radikaller, sadece cilde değil kılcal damar duvarlarına, akciğerlere ve beyin dokusuna da zarar verir. Vücuttaki her hücre kolaylıkla zarar görebilir. Hatta bilim adamları enflamasyonun diyabet, kalp rahatsızlığı ve kanser gibi yaşlılık hastalıklarının çoğunda da önemli bir rol oynadığının farkına varmışlardır.

ÖNCE CİLDİNİZ SAĞLIKLI OLSUN
Bu durum da bizi, benim temel aldığım sağlıklı cilt bakımının dayanak noktasına götürüyor. Cilt sağlığınız için yaptığınız her şey vücudunuzun sağlığını olumlu yönde etkileyecektir. Vücut sağlığınız için yaptığınız her şey de cildinizin sağlığını ve görünümünü olumlu yönde etkileyecektir. Felsefem kısaca şöyle özetlenebilir: Cildinizi sağlığa kavuşturun, vücut sağlığınız da beraberinde gelecektir.



PEKİ YAZIN NE YAPMALIYIZ?
FDA (Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi) SPF'yi UVB güneş korumalarının etkinlik ölçütü olarak 1978'de kabul etmiştir. SPF, sadece güneş yanığı koruması ölçütüdür ve yanmaksızın güneş altında ne kadar oturabileceğinizi simgeler. Kullanmanız gereken minimum SPF (koruma faktörü) 15'tir. Normalde 10 dakika içinde kızarıyorsanız bu kremi sürerek güneş altında 2.5 saat yani 150 dakika (10 dakika* 15) oturabileceğinizi ifade eder. Ancak bu, sabah SPF sürüp öğlene kadar bir daha aklınıza getirmemeniz gerektiği anlamına gelmez. Koruyucu kaplamanın, görevini görmesi için sürekli olarak yenilenmesi gerekir.

ARALARINDA FAZLA FARK YOK!
Amerika'da SPF numaraları 30 + olarak devam eder, ancak rakamlar arttıkça güneş koruyucunun etkilerinin azaldığını belirtmek gerekir. Rakamlar büyüdükçe korumadaki nicelik azalır. Harvard Sağlık Yayını'na göre SPF 30 ile SPF 50 arasındaki fark sadece yüzde 1.3'tür. Ayrıca SPF'lerin UVA ışınlarında daha az etkili olduğunu da unutmayın. Birçok farklı etiketleme kriteri tartışılmış olsa da UVA için henüz bir koruma ölçütü belirlenememiştir. Şu anda geniş spektrum terimine güvenmek zorundasınız.
Sık dokunmuş kumaşlı kıyafetler giyerek, güneş ışınlarının yüzde 96'sının cildinize ulaşmasını engelleyebilirsiniz. Elbette geniş bir şapka takarak yüzünüzü, kulaklarınızı ve ensenizi örtmeli ve güneşten korunmalısınız. Ve yine de kapanmamış yerlerinizde güneş koruması kullanmalısınız, mesela yüzünüzde.
Güneş engelleyiciler ya da güneş ışınlarını emici içerikler sizi güneşten korur ancak bu yeterli değildir. Ayrıca eflamasyon, kuruluk ve cildinize akın eden ve güneş korumasından içeri sızmayı başaran ultraviyole ışınlarının sebep olduğu serbest radikal oluşumunu da engellemeniz gerekir.
Günümüzde C ve E vitamini içeren ve güneş korumalarının etkinliklerini artıran pek çok ürün mevcut.
Ancak nar özü ve üzüm çekirdeği de dahil edilerek güneş ışınlarının, cildin en çok zarar gören üst katmanında tutulmalarını sağlayan formüller daha etkilidir.
Biz dermatologlar her ne kadar güneşin cilde verdiği zarar üzerine odaklansak da ben, güneşte geçirilen bir günde tüm vücudunuzun çok etkilendiğine inanıyorum. Güneşte çok vakit geçirdiğinizde olanları bir düşünün. Sadece kızarmıyorsunuz, ayrıca bağışıklık sisteminizi de bunalıma sokuyorsunuz. İçeriden ve dışarıdan gelen bu hastalıklı etkilere karşı sizi koruyabilmek için güneş koruyucularının antioksidan maddeler, anti-enflamatuar maddeler ve nemlendiriciler de içermesi gerektiğini düşünüyorum.

UVB TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL
Güneş korumaları cildinizi, güneş ışınlarını emerek ya da engelleyerek korur. Güneş koruyucu ürünlerdeki aktif malzemelerin durumuna göre, kendinizi yakıcı B ultraviyole ışınlarına (UVB) ve daha derine işleyen A ultraviyole ışınlarına (UVA) karşı korursunuz. Günümüzde hem UVA, hem UVB ışınlarına karşı koruma sağlayan güneş kremleri var. Yani artık UVB koruyucu ürünler tek başlarına yeterli sayılmaz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA