Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOWARD MURAD

Canlı bir cilt için sadece su içmek yeterli mi?

Sadece bol su içerek cildinizi nemli tutmanız mümkün değil! Cildinizi mutlaka nemlendirmeniz ve suyu içeride muhafaza etmeniz gerekiyor

Bu hafta sizlere cildinizi içeriden ve dışarıdan nasıl besleyebileceğinizi anlatacağım...

1. Yapı Maddesi
Ne yazık ki vücudumuz için gerekli besinleri yiyeceklerden elde etmek her zaman kolay olmaz. Bildiğiniz gibi bağdoku vücudun yapı maddesinden yani GAG'lardan meydana gelir. Bu da kondroitin, dermatan ve en yaygın olarak da hyalüronik asit içerir. Bu maddeleri meydana getirmek için vücudunuz glukosamin adı verilen besini dönüştürür.
Vücudunuz glukosamin üretir ama tüm bağdokunuzu yeniden sağlığına kavuşturacak miktarda değil. Vücudumuzun yeni ve sağlıklı dermis dokusu meydana getirebilmesi için bu yararlı besinin dışarıdan takviye edilmesi gerekir. Günlük 1000 ile 2000 mg arası bir doz, vücuttaki bağdokunuzun GAG'lar ile güçlendirilmesi için yeterlidir.
Bağdokunun yapıtaşı, glukosaminden dönüştürülen GAG'lardan biri olan hyalüronik asit, ayrıca dokularınıza su çekme özelliğine sahiptir. Öncelikli olarak eklemlerde, gözlerde ve en çok da deride bulunur. Cildinizin doğal nemlendiricisidir. Bu maddenin, kendi ağırlığının bin katı suyu çekme gücü vardır. Bağdokunuzu yeteri kadar nemli, maksimum sağlık ve canlılık düzeyinde tutmak önemlidir. Yaşlandıkça vücutlarımız bu olağanüstü maddeden azalan miktarlarda üretmeye başlar, bu durum ağrılı eklemler ve kırışık bir cilde sahip olmamıza neden olur. Hyalüronik asidin yapıtaşı olan glukosamini beslenmenize ekleyerek vücudunuzun içeriden ve dışarıdan suyla donatılmış, nemli olmasını sağlarsınız.



11 TANESİ VÜCUTTA ÜRETİLİR

2.Amino Asitler
Genelde vücudumuz amino asit ihtiyacını kendi amino asit havuzundan veya protein bakımından yeterli beslenerek karşılar. Protein içeren yiyecekler tükettiğimizde vücudumuz proteinleri çeşitli amino asitler halinde parçalar. Daha sonra bu amino asitleri emerek vücudun ihtiyaçlarına göre sırayla ihtiyaç duyulan bölümlere göre yeniden yapılandırır. 20 amino asit arasından sadece 11 tanesi vücudumuz tarafından üretilebilir. Ama vücut 20 amino asidin tümü olmadan tam işlev gösteremez; bu sebeple de geri kalan dokuz amino asidin yiyeceklerden alınması çok önemlidir.
Vücudunuzun ihtiyacı olan tüm amino asitleri etten alabileceğinizi duymuş olabilirsiniz. Hem evet, hem de hayır aslında. Etteki amino asitler kolajen ve elastine dönüşmüş halde bulunur. Vücudunuzun etten aldığı kolajen ve elastini kullanılabilir hale getirmek için önce tekrar amino aside çevirmesi gerekir. Bu besinlere daha direkt ulaşabileceiğiniz yiyecekler fasulye, tam tahıllar, yemişler, çekirdekler ve sebze- meyvelerdir.

3. Temel Yağ Asitleri
Bağdokusunu onarmaya yarayacak başarılı bir diyet ayrıca damarlara yeniden su alabilmek için su çeken maddeler de içermeliydi. Bağdoku için su çeken maddelerin başında ketentohumu, ceviz gibi çeşitli yemiş ve çekirdekler ile soğuk su balıklarında bulunan temel yağ asitleri gelir. Temel yağ asitleri diğer bir mucizevi besindir. Ancak ne yazık ki vücudunuz fazlasıyla ihtiyaç duyulan bu asitleri kendi başına üretemez. Bu sebeple temel yağ asitlerini yiyecek kaynakları ve gıda takviyelerinden elde etmeniz gerekir.

4. B Vitaminleri ve Eser Minareller
Ayrıca glukosamin, amino asit ve temel yağ asitlerini harekete geçirerek yeni ve sağlıklı bağdokular elde edebilmek için belirli besinlere daha ihtiyacımız vardır. Bunları fabrikanın çarklarındaki yağlar olarak düşünebilirsiniz. Bunlar vitamin ve manganez, magnezyum, bakır ve çinko gibi eser minarellerdir. Günlük olarak en az; B vitamini komplekslerinin günlük değerinin yüzde 100'ünü karşılayacak bir multivitamin/multimineral kompleksi seçmenizi öneririm.
Bunun yanı sıra günlük kullanımın en az yüzde 100'ü oranında eser minerali içeren bir multivitamin/ multimineral kompleksi seçmelisiniz.
Günlük değer, kanunlarla belirlenmiş bir zorunluluktur ancak vücutlarımızın bazı durumlarda bu değerlerden fazlasına ihtiyacı olduğu fark edilmektedir.



GENÇKEN BOZULMAZ

Cildimizi canlı tutmak için dışarıdan neler yapabiliriz?
Cildinizde yeterli miktarda nem tutmanın ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz. Boynuzsu katmanın temel fonksiyonlarından biri, cildinizdeki suyun kaçmasını önlemektir. Bu katman evin çatısına benzer. Dışarıda hava soğuk ise ısıyı artırırız. Peki çatıda delikler varsa ne olur? Sıcaklık deliklerden dışarı sızar ve içeride olsanız bile soğukta kalmanıza neden olur. Boynuzsu katman da benzer şekilde çalışır. Vücudun evin çatısı olduğunu ve kaçma tehlikesi gösteren ısının da cildinizde hayati önem taşıyan su olduğunu düşünebilirsiniz. Gençken bu çatı sıkı ve bozulmamıştır.
Doğru besinlerden cildimizdeki suyu tutmaya yetecek kadar tükettiğimizde, boynuzsu katmanımız suyu yerine hapsedecek güçlü bir bariyer oluşturabilir. Ne yazık ki yaşlandıkça bariyer etkisi azalır. Genç ve güçlü olanlara kıyasla ölü ve etkisiz hücreler ile dolmakla kalmaz, aynı zamanda hücreler arasındaki sınırı oluşturan lipit katman da incelir. Bu durum bizi trans-epidermal su kaybı adını verdiğimiz probleme sevk eder. Su, ciltteki dokulardan kaçar ve boynuzsu katmandan geçerek ortama karışır, tıpkı aktarılmamış bir çatıdan kaçan ısı gibi. Birçok insan selülit ve çatlak oluşumuna zemin hazırlayan nemsiz bir cilde sahiptir. Ve ciltlerindeki sınırlı su rezervi de gözlerinin önünde dışarı kaçıyordur.

SELÜLİTTEN DE KURTARIR
Bu durum nemlendirici kullanmanın neden bu kadar önemli olduğunu açıklıyor. İyi bir nemlendirici sadece cildi su ile donatmaz, aynı zamanda boynuzsu katmandaki sınırları güçlendirerek suyun kaçmasını engeller ve cildin selülitten kurtulma kabiliyetini artırır.
Nemlendiriciler başka bir işleve daha sahiptir. Cildimizin derindeki katmanları içeriden içme suyu ve nemlendirici besinlerin sindirilmesi yoluyla nem elde etmeye ihtiyaç duyduğu halde, stratum corneum kendisine uygulanan nemi hapsetme kabiliyetine sahiptir.

SUYU ÇEKEN VE İTEN MADDELER
Boynuzsu katmanı bir arada tutma kabiliyeti iki farklı tür madde sayesinde elde edilir:

HİDROFOBİK
İlk grup hidrofobik yani suyu iten maddelerdir. Bu maddeler dışarı sızmaya çalışan suyu çeker ve dokulara geri hapseder. Seramit adı verilen lipit sınıfı cildinizdeki hidrofobik maddelerden biridir.

HİDROFİLİK
Suyu seven bu maddeler ortamdaki suyu çekerek cilde hapseder. Hidrofilik maddelere örnek olarak sodyum PCA ve hyalüronik asit verilebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA