Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Yoksulluğu kim yarattı?

Yoksulluğu kökünden söküp atmak mümkün müdür? HSBC'nin sosyal girişimciler ve yeni fikirlerin gücünü anlatan "Dünya Nasıl Değişir?" adlı kitabı, yazarı David Bornstein'in bu sorusuyla başlıyor. Yüzlerce araştırmanın ulaştığı cevap; "Pekala mümkündür." Bu bir imkân meselesi değil, anlayış ve zaman sorunudur.
Nobel Barış Ödülü Sahibi Muhammad Yunus, dünya nasıl değişir sorusunun farklı bir cevabı olarak kürsüdeydi.
Yoksulların Bankacısı diye ünlenen Yunus'u dinlerken, "başka bir dünya pekala mümkün" tezi güçleniyor kafamda.
HSBC Türkiye Genel Müdürü Piraye Antika, Prof. Yunus'un geliştirdiği "Mikrokredi" sistemini uygulayarak 2006'dan bu yana 40 kentte 10 bin insanın dünyasını güzelleştirdiklerini anlattı.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, Muhammed Yunus'un mikrokredi yaklaşımını ülkemizde ilk deneyen kişi. Bu sayede Diyarbakır'da 27 bin kadına destek oldular.
Mikrokredi, "para ver, kendine iş kursun" mantığına dayanıyor. İnsanın içinde var olan "girişimcilik ruhu"nun, hayatla ilişkilendirilmesine yardım ediyor.
Prof. Yunus, 1983 yılında kurduğu "Grameen Bank" aracılığıyla Bangladeş'te 4.5 yılda dağıttığı krediler sayesinde 18 bin dilencinin, "dilenmeyi bırakıp" girişimciliğe başladığı bilgisini paylaşıyor. 15 $ civarındaki bu mikrokredilerin geri dönme oranı inanılmaz; %97.8.
Yığınca ipotek ve garantiye rağmen bizdeki bankaların dağıttığı kredilerin geri dönmeme oranı olarak %5 karşılık ayrıldığını düşündükçe, "anlayış farkı"nın ne kadar büyük fark yaratacağını hissediyorsunuz.
Yoksulluğu yoksul insanlar mı yaratmıştır?
Prof. Yunus farklı düşünüyor; "tam tersi, bugün sancıdan kıvranan global ekonomik ve sosyal sistemler yarattı."
Kurulduğu günden bu yana 8.26 milyon $ mikrokredi dağıtan Grameen Bank'ın fark ettiği; "varoluş koridoru"nun küçük bir katkı ile büyük farklar yaratılabileceğiydi.
Düne kadar kapınızı çalan dilenciye, biri gelip "çaldığın kapıdan para isterken onlara neden kurabiye, oyuncak götürmüyorsunuz" diyor. Dilencilere "ihtiyacın olan parayı dert etme ben vereceğim" diyor. "Vadeyi, faizi sen belirle. İstersen hiç geri ödeme. Ama ödersen daha fazlasını vereceğim" diyor.
Mucize, tam da bu noktada başlıyor ve "daha iyi bir yarın uğruna" dünlerindeki "dilenciliği" terk eden yüz bine yakın insanın "dünyası değişiveriyor."
Yıllardır Anadolu'da yoksulluğun "dilenen" yüzüyle her karşılaştığımda fark ettiğim şuydu; Bu insanlar "herkesten iste, verenden daha fazla iste" mantığıyla hareket ediyordu.
Söz konusu olan istek; "taban fiyat" da olsa "memurluk işi veya kredi" de olsa, durum değişmiyordu. Verilen asla yetmediği gibi "daha fazlası" isteniyordu.
Mikrokredi'nin altında yatan yaklaşım, tam da bu "kısır döngü"yü, insanı dilenci yapan algı zincirini kıran bir dinamizmi barındırıyor.
İnsanı üretken kılacak enstrümanlar yarattıkça bunlar sayesinde dilenciler dahi girişimci olabiliyor.
Kaldı ki mikrokredi, dilenciler için geliştirilmiş bir model değil. Aksine, üretmek isteyene destek vermeyi amaçlıyor. Sorun, bu "üretme isteğini" uyandıracak liderlikte yatıyor. Prof. Yunus'un bu ilham verici liderliği ona Nobel'i kazandırmış. Konuşması ardından salondan gelen sorular, "peki ama" diye başlayıp "ya geri ödemezlerse" kaygısıyla bitiyordu. Paradigmalar değişimi, tam da bunu anlatıyor zaten.
Atatürk'ün "karasabanın yerini traktör alacak" vizyonuyla yüzlerce traktör alınmış özellikle Konya yöresinde muhtarlar tarafından köylülerin kullanımına sunulmuştu.
Köy meydanında toplanan çiftçilere "işte burası motorudur, buraya pulluk bağlanır, buradan sürülür" gibi bilgiler veriliyor ve "anlamadığınızı sorun" talebine hep aynı sorular geliyordu; "anladık ama öküzleri nereye bağlayacağız?"
Muhammad Yunus'un yalnızca kendi ülkesinde "100 ila 700 lira" arasındaki mikrokredilerle, 84 bin 573 köyde 7 milyon 930 bin insanın hayatını "daha iyi bir yarına" taşıması, "başka bir dünya pekala mümkün" cüretinin ispatı gibi.
Sosyal girişimci adaylarımızın dikkatine sunulur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA