Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Sosyal sorunluluk

Eu başlıktaki "n" harfi yerine "m" getirdiğinizde, Türk iş dünyasının son modasına ulaşıyorsunuz.
Bu moda, diğer pek çok iş dünyası jargonu gibi Batı'dan devşirilmiş. Üzerimizde dursun, durmasın, giymeye çalıştığımız bir elbise gibi.
Kimimizin üzerinde fazlaca "bol" duruyor ve her yanı dökülen bir "cilalı imaj" enstrümanı haline geliyor. Kimimize dar geliyor ve zaten o kurum, üzerine düşeni, adına "sosyal sorumluluk" demeden de yerine getiriyor.
Genel ve kabul görmüş tanımına bakıyoruz: Tüm bireylerin ve yönetimlerin, içinde yaşadıkları toplumun yaşam kalitesini iyileştirmek için, kendi çalışanları ve onların aileleri, yerel halk ve bütün toplumla birlikte sürdürülebilir bir dünya için ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal gelişmeye destek verme sorumluluğunu tanımlıyor.
Bunun kurumsal ölçekteki ifadesi de şu: Kurum ve kuruluşların toplumun sosyal, çevresel ve ekonomik kaygılarını, kendi istekleriyle faaliyetlerinin ve paydaşlarıyla ilişkilerinin bir parçası haline getirmesi ve tüm paydaşlarına ve topluma karşı etik ve sorumlu davranması, bu yönde kararlar alması ve uygulaması...
Matematikte, bir şeyin var olduğunu ispatta zorlandığımızda "olmayana ergi" yöntemini kullanır, "aksinin var olamayacağını" iddia ederiz. "Kurumsal Sosyal Sorumluluk ne değildir?" sorusundan yola çıkalım;
Bireysel ya da kurumsal anlamda toplumsal bir soruna odaklanmayan, belirli ve yönetilebilir bir süreci kapsamayan, sürdürülemeyen, tüm kurum çalışanları ve yönetimi tarafından benimsenmemiş, katılımı olmayan, ölçülemeyen ve en önemlisi kalıcı değer ve fayda üretmeyen uygulamalar Kurumsal Sosyal Sorumluluk değildir.
Değildir ama oğlunun sünnet düğününe çalışanlarını davet etmeyi dahi kurumsal sosyal sorumluluk zannedenler yüzünden bu işin hakkını vererek yapanların da algısı kirlenebiliyor.
Bana göre bu tanımlara katılmakla birlikte bir firmanın sosyal sorumluluğu, her ne yapıyorsa bunu adam gibi yapması ve bu sayede kendini "sürdürülebilir" ve istihdamı da "yeni iş yaratabilir" noktaya taşımasıdır.
Küresel krizin adının dahi "teğet" geçtiği ortamda işçisini kapıya koyup sosyal sorumluluk projeleri ile reklamını yapanların durumu, bana göre artık toplum tarafından sorgulanmaya ihtiyaç duyuyor.
Dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ekonomik teşviklere dair açıklamasında yer alan bir ifade var; "Sadece sosyal güvenlik priminin uzatılmasının maliyeti ise yıllık 500 milyon dolar civarında."
İstihdam artırmayı teşvik mahiyetindeki bu yarım milyar dolarlık teşvikin, Bütçe yükü üzerinden bizim cebimizden çıkmasına rağmen, işsizlerin sayısını azaltmaya yaramayacağı endişesi, beni düşündürüyor.
İşsizlere yeni iş alanları açmak ve eve gönderdiğimiz çalışanlarımızı geri çağırmak için daha başka hangi tedbirlerin alınması gerektiğini tartışmak zorundayız.
Küresel krizin delip geçtiği ülkeler dahi istihdamda artış sinyalleri taşıyorken, çoğu "kendini kastığı" için kirpi sendromuyla içine kapanan firmalarımızın, kapı dışarı ettiği çalışanlarını geri çağırma yönünde "sosyal sorunlu" tutumundan ne zaman vazgeçeceğini merak ediyorum.
Resmi ama gayri ciddi verilere göre 3.5 milyon işsizimiz var.
Gayri resmi ama ciddi araştırmalar bu rakamın 5.5 milyon olduğunu gösteriyor.
Kurnazlık alanında "icat çıkarma" becerisini, inovasyon alanında gösterdiğimizi söylemek zor.
Oysa mevcut işleri "acaba daha az işçiyle nasıl çeviririm" tuzağından kurtulup, "yeni iş nasıl yaratırım?" noktasına taşımamız şart.
Toplumsal barışın en önemli unsurlarından biri de "komşusu aç iken" uyuyamama "sosyal sorumluluk" değil midir?
Her fırsatta hatırlatıyorum... Cebimizden çıkacak yarım milyar dolarlık sosyal güvenlik priminin uzatılmasının maliyetini göz önüne alınca acaba işsizliği azaltma yönünde firmalarımızın atacağı bir adım olamaz mı?
Mesela, 1 milyon 300 üyesi bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB'un, zaten kendisinin önerdiği "her işletme, fazladan 1 istihdam sağlasın" sözünü tutması için bundan daha güzel bir zamanlama olabilir mi?
Bunu yaparsa, "kurumsallaşma, sosyal sorumluluk vs." gibi söylemleri ile işsizlikten sorunlu ekonomiyi krizden çıkarmak için doğru bir adım atmış olamaz mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA