Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Kooperatiflerin yönetişim sorunu

Meraklısının bilebildiği bazı günler vardır... Misal Dünya Kooperatifçilik Günü gibi... Öğretmenler Günü kadar bilinir değildir çünkü hayata kattığı değer, kısıtlıdır.
Kooperatif ortak ekonomik, sosyal, kültürel istek ve ihtiyaçlarını demokratik şekilde idare edilen bir kurum üzerinden karşılamak üzere bir araya gelen gönüllü insanlardan oluşan topluluğa deniyor.
Varlık sebebinden gelen ilkeleri var kooperatiflerin, Demokratik yönetim, üyelerin gönüllü, şeffaf, ekonomik katılımı, özerlik, tarafsızlık, öğrenmeye açık, kooperatif içinde işbirliği ve topluma karşı sorumluluk gibi...
Dünya, bu sistemi yüzyıllardır kullanıyor. Bizdeki öyküsü Cumhuriyet'ten daha uzun değil. Türkiye'de bilinirlikleri daha ziyade tarım alanında... Kuruculara kâr sağlamaktan çok üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Hisselere göre dağıtılan kâr payı değil, üyelerin himayesine bağlı dağıtım söz konusudur. Anonim şirket yapısından bir diğer farkı da her üyenin sahip olduğu hisseye bağlı olmaksızın bir oy hakkı olması.
Bakıldığında sermayenin tabana yayılmasından tutun, ölçek sorunu çekilen alanlarda işbirliği üzerinden genel ekonomik güç oluşturma becerisine dek, "kullanışlı" bir kurum, kooperatifler.
Ancak bizdeki tecellisi, varoluş gerekçesiyle örtüşmeyecek düzeyde... 8 bini tarımsal olmak üzere 87 bin civarında. Kabaca 75 milyon nüfusun 8.5 milyonu kooperatif üyesi. Neredeyse her ailenin, çoğu konuttan olmak üzere bir kooperatif öyküsü var ve "mutlu öyküler" son derece kısıtlı.
Kooperatif, Türkiye'nin zaman içinde yapısal reformları başaramadığı yönetim modellerinden biri...
Şeffaflık, hesap verebilirlik ve yönetişim gibi çağdaş kavramları içine alamayan kooperatiflerimiz, daha ziyade "çıkar çatışması" odağındaki üyeyönetim kavgalarıyla oturur gündemimize.
Tıpkı muhtarlık kurumu gibi bizde yapısal varlığını, hiç değilse "kurulmuşluk" üzerinden sağlamış kooperatiflerin reform, yönetişim ve günün gereklerine göre yeniden tanımlanması, eksik kalıyor.
Böylesi kullanışlı bir aracın verimi, ülkenin demokratik olgunluğu, "ben ve öteki" tanımı, kurnazlığa prim veren kültürden bağımsız değil... Toplumun kooperatifleri algı biçimi de ya kanun koyucudan "imtiyaz talebi" veya hükümetlerden kaynak aktarımı üzerinden işliyor.
Önerim, Dünya Kooperatifçilik Günü'nü, hamasi, lirik değerler üzerinden anmak yerine, sayıları 87 bini aşan bu kurumun, "yapısal sorunlarını" ve yönetişim kalitesini artırma yönünde değerlendirilmesidir.
Türkiye'nin kooperatif kurumuna ihtiyacı vardır. Ama günümüzdeki bu "arkaik" haliyle değil... Tıpkı muhtarlık kurumu gibi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA