Adana'ya İnovasyon Haftası etkinlikleri için bu ikinci gelişim. Geçen yıldan farklı olan şey, bu alanda yavaş yavaş söylemden eyleme geçtiğimizdir ve bu beni son derece mutlu ediyor. Yenileşim anlamındaki inovasyonu hayat tarzı olarak benimseyen şirketler, girişimciler gördükçe, bu alanda sarf ettiğimiz enerjiye helal olsun diyorum.
İnovasyon Haftası, Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM'in ülkeye kazandırdığı coşkulu ve faydalı etkinlik... Bu sayede özellikle gençler, yeniliğe dair gayretlerini paylaşıyor, başaranları görüyor, dinliyor. İnovasyonu Anadolu'ya yayma projesiyle Adana'dayız ve salonlar hınca hınç dolu... Oturumlarda boş sandalye yok. Katılım ve etkileşim yüksek...
Beni bu kadar heyecanlandıran, yıllardır bıkmadan usanmadan Ar-Ge'ye kaynak aktaran Türkiye'nin ektiklerini biçmeye başlamasıdır. Ak Parti'nin kesintisiz iktidar sürecinde her yıl yaklaşık 6.5 milyar doları bu alana gömdük. Yasa sorunlarını hallettik, kurumsal dönüşümleri sağladık. Maya tuttu şükür ki bu günlere varabildik.
Çocuğunun bağışıklık sistemi sorunlu bir annenin, çarenin balda olduğu bilgisiyle başlattığı girişim ile bugün Çin'e rakip olma cüreti gösterebiliyor. Babasının kurmalı saatinden ilham alan bir başka genç, tanesi 100 bin dolara saat üretip küreye pazarlamayı planlayabiliyor. Fuayede izlediğim projelerin her biri "küresel düşün yerel davran" ilkesini benimsemiş görünüyor.
Burada kritik nokta, nihayet ivmelenen inovasyonun kesintisiz sürmesidir. Büyük şirketler ihtiyaçları geliştikçe cevabın inovasyondan geleceğini kavradılar. Orta ve küçük işletmeler, başkalarının adımlarını izlemek zorunda olmadıklarını fark ettiler. Eğer yeni üretim fonksiyonu olan bilgiye odaklanır ve insan ihtiyaçlarını karşılamada yenilikçi yaklaşımları benimsemeleri halinde, zıplayarak büyüyebileceklerine uyandılar.
Daha da önemlisi, icat çıkaranın artık küçümsenmediği, eski köye yeni adet getirenin töre ile yok edilmediği, bu çetin coğrafyada zaten inovasyon olmadan yaşayamayacağımızı derinden hissetmiş olmamızdır.