Yediler, içtiler, konuştular ve gittiler. Şükürler olsun, bitti. İyi ev sahipliği yaptık. IMF ve Dünya Bankası'nın İstanbul'daki toplantıları kapsamında toplantıdan toplantıya, eylemden eyleme ve davetten davete koştuk. Bankalar, davet yarışındaydı; Bankalar Birliği ise ikramı ve konuklarıyla büyük sükse yaptı.
Kolay mı?
Feriye'de 1000 kişiyi ağırladı. Feriye de yapacağını yapmış, Osmanlı mutfağının yanında 1000 fıstıklı kebap, 750 fındık lahmacun ve özel olarak hazırlanan Kahramanmaraş dondurmasıyla şova hazırlanmış.
Bankalar Birliği, yerli, yabancı, bürokrat, teknokrat, politikacı yanında tekmili birden IMF'cileri de ağırladı.
Türkiye'de görev yapan IMF memurları tam kadro davetteydi. Hazine Müsteşarı Halil İbrahim Çanakcı ile sohbet eden IMF'nin eski Türkiye sorumlusu Hugh Bredenkamp ile karşılaşınca Çanakçı, "Bredenkamp önemli bir göreve geldi" dedi. Türkiye, IMF memurları için ballı börek. Ankara'da kalan, terfiyi alıyor!..

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı beklerken BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'le karşılaştım. Irak'ı izleyen ve "Türk bankaları Bağdat ve Erbil yolcusu" diye yazmaktan yorulan biri olarak, "Irak'ta şube açmak izin alan banka var mı?" diye sorduk. Bilgin, "Önce başvuru olsun, durumu değerlendiririz" dedi.
Zaten bir gün önce Garanti Bankası'nın yabancı bankacılar için verdiği kokteylde genel müdür Ergun Özen'e "Ne zaman Irak'a gidiyorsunuz?" demiştik. Özen, Erbil'e gitmek, Bağdat'a gitmekten daha kolay. Bugün istesek Erbil'de şube açarız. Ancak bazı detaylar bizi düşündürüyor. Diyelim ki, Erbil'de şubeyi açtık. Önümüze milyarlarca dolar nakit para yığılacak. Bir anda o nakiti alıp, yurtdışına transfer etmek bizi zorlar, rahatsız eder. Beklemeyi daha doğru buluyoruz" dedi.
Bankalar güven müessesesi... Banko üzerine uzanan her ele para alıp-vermek bankacılık değil ki! Bankalar güven duydukları ülkeye gitmez mi?