Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Naaş mı ceset mi cenaze mi?

Bir haberde zaten kaç hata yapabilirsiniz ki? Kişinin adını ve yaşını yanlış yazdığınızda o haberin ne değeri kalır?
Sevgili okurumuz Barış Korkmaz'a verelim sözü:
"Ben haberinizde bahsi geçen Hande'nin kuzeniyim. Haberinizde beni ve ailemi üzen üç detay olduğu için size yazma gereği duydum.
Birincisi merhumun adı haberinizde yazdığı gibi Hande Karaoğlu değil, Hande Karaoğlan'dı. İkincisi kuzenim 24 değil 19 yaşındaydı. Son olarak haberinizin sonunda naaş yerine ceset yazmışsınız. Bu beni tekrar okurken beynimden vurdu. Bu nedenle haberinizi düzeltmenizi rica ediyorum." Okurumuz, Boğazına Demir Çubuk Saplanan Hande Yaşama Tutunamadı başlıklı haberden söz ediyor. Menşei DHA. Oradan alıp kullanmış Sabah. Bilgileri teyit etmediği için hataya ortak olmuş. Habere konu kişinin adı ve yaşı mutlaka düzeltilmeli.
Geliyoruz okurumuzun üçüncü şikâyetine. Yani naaş mı ceset mi meselesine... Hangi kullanım doğru?
Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Güncel Türkçe Sözlük'te bu iki kelime birbirini açıklamak üzere kullanılmış.
Naaş: Ölen insanın vücudu, ceset.
Ceset: Ölü beden, naaş...
Fakat aslında bu tam olarak doğru değil. Kimi zaman aynı anlamı taşıyormuş gibi görünen kelimeler arasında dilin zenginliğini oluşturan anlamlı farklılıklar olur. Ceset ve naaş bu durumun güzel bir örneğidir.
Etimolojik kökenlerine inerek baktığımızda ceset 'insan bedeni' anlamına gelir. Hem ölü hem de diri insanlar için kullanılabilir.
Terminolojiye göre insan ruh ve cesetten mürekkeptir. Ruh ayrıldığı, yani insan öldüğü zaman, ceset yani beden yalnız kalır. Bu yüzden zamanla ceset kelimesinin ölmüş kişilerin bedenleri için kullanılması yaygınlaşmıştır.
Öte yandan naaş doğrudan doğruya 'ölmüş kişinin bedeni' demektir. Daha doğru bir ifadedir. Cesetle karşılaştırıldığında daha saygılı, daha spesifik, daha müspet bir anlama sahiptir.
Defin süreçlerine geçildiğinde bu iki kelimenin yerini cenaze alır, fakat onun da doğru ve yanlış kullanımları vardır. Bir örnek vermek gerekirse ceset 'bulunur', cenaze 'kaldırılır', naaş 'defnedilir.' Bu kelimeleri yerli yerinde kullanmak gerekir.

***

Nicole Kidman neden geldi?

Funda Karayel'in haberi Günaydın'ın manşetindeydi: "Ülkenizi Çok Sevdim, Eşim ve Çocuğumla da Geleceğim"
Bu sözleri söyleyen kişi 'Hollywood yıldızı' Nicole Kidman. Bodrum'da bir otel açılışına katılmış, bu lafları da orada etmiş.
Bazı okurlarımız bu haberin imzalı bir şekilde manşetten verilmesine kızmış. Haber metninin bir basın bülteni olduğunu, hemen her yerde aynı ifadelerle çıktığını, buna imza atılmasının yanlış olduğunu söylüyorlar.
Funda Karayel ve Günaydın yöneticileri ise haberle ilgili bazı ayrıntıları bültenden aldıklarını kabul ediyorlar. Fakat şunu da ekliyorlar: "Funda Karayel geceye katıldı, bazı bilgileri bültenden almış olsa da manşete çektiğimiz cümle sadece Sabah ve Hürriyet muhabirlerinin bulunduğu ortamda söylendi ve bize özel. Bu yüzden onu başlık yaptık."
Olayın aslı şu: Nicole Kidman bir PR çalışması için gelmiş. Otelin açılışında görünmek karşılığında 525 bin dolar almış. Görünmek diyorum, çünkü burada toplam 5 saat 15 dakika 'çalışmış', işini yapıp gitmiş. Yani bir gece bile kalmamış.
Arkadaşlarımız bu neviden gecelere elbette katılabilirler fakat gazeteci olduklarını unutmamak, gerçekten 'özel' haberler peşinde koşmak kaydıyla.

***

Çıkar çatışması ve ilişkisi

Gelen bazı şikâyetler üzerine son bir uyarı yapmayı gerekli görüyorum.
Soru şu: Gazeteci aynı anda başka bir işte de çalışabilir mi?
Cevap: İşin niteliğine bağlı ama tercihen çalışmamalı.
Çalışıyorsa bile işlerini birbirine karıştırmamalı. Tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşürecek davranışlardan uzak durmalı. Çıkar çatışması durumunda gazeteciliği seçmeli. Çıkar ilişkisi izlenimi oluşturacak her türlü yaklaşımdan kaçınmalı.
Haksız rekabete yol açmamalı.
Hastaneniz, pastaneniz, çay bahçeniz, lokantanız, kulübünüz, kafeniz varsa; ya da böyle müesseselerle 'profesyonel' bir ilişkiniz varsa, bu kesinlikle gazete sayfalarına yansımamalı. Haber ya da köşe yazısı görüntüsü altında reklam yapmamalı, yaptırmamalı, yapılmasına alet olmamalısınız.
Aynı durum bu müesseseler hakkında yapılması muhtemel olumsuz haberlerin engellenmesi için de söz konusu.

***

Anlatım bozukluğu

Kitap ekinde çevirmenlik hakkında güzel bir dosya vardı. Pek çok çevirmenden görüş alınmış; görüşler kısaltılarak yayımlanmış. Nebahat Koç hazırlamış. Başlık: Yazar ve Okuru Buluşturan Köprü: Çevirmenler.
Görünen o ki kısaltırken bazı hatalar da yapılmış. Esma Fethiye Güçlü'nün ilk cümlesinde anlatım bozukluğu var mesela: "Çevirmen hikâyedeki her detayı görmek, hikâyenin kahramanlarını tanımak, onların nasıl hissettiklerini anlamak, mekânların nasıl koktuğunu ve nesnelerin nasıl bir dokusu olduğunu bilmeli."
Güçlü, istemeden oluştuğunu düşündüğü bu hatanın şu şekilde düzeltilmesini rica ediyor: "Çevirmen hikâyedeki her detayı görmek, hikâyenin kahramanlarını tanımak, onların nasıl hissettiklerini anlamak, mekânların nasıl koktuğunu ve nesnelerin nasıl bir dokusu olduğunu bilmek zorundadır."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA