Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

TOKİ bir işgale nasıl son verdi?

Son 5 yılda sadece sayısal değil, nitelik açısından da TOKİ, konut alanında deyim yerindeyse bir devrime imza attı.
Yeni uydu kentler kurdu, kentsel dönüşüm projeleriyle gecekondu sorununa neşter attı, ucuz konut üreterek milyonları ev sahibi yaptı ve en önemlisi Anadolu'nun birçok kentine değer katarak yeniden ilgi odağı olmasını sağladı.
Tüm bu yapılanlar "deprem" açısından önemliydi.
Kuşkusuz bu işleri yapan bir kurum, zaman zaman hata da yaptı ve eleştirildi de... Bu da normaldi.
Şimdi yeni bir proje nedeniyle yine eleştiriliyor.
TOKİ Ataköy sahilinde yer alan ve uzun yıllar "işgal altında" olan eski CMotelleri'nin bulunduğu arsayı satışa çıkardı.
O arsayla ilgili sık sık yazı yazan ve yaklaşık 30 yıldır Ataköy'de oturan biri olarak o arsanın hikayesini az çok biliyorum.
1981 yılında, sonradan "Ataköy Kontu" olarak nitelenen Yafes Öztürk tarafından kiralanan bu arsa, uzun yıllar farklı işlerin, kumarhane ve fuhuş merkezi olarak anıldı. Düşünsenize Türkiye'nin ilk planlı yaşam alanı, ailelerin tercih ettiği Ataköy'ün yanı başında girilemeyen, devletin denetleyemediği bir "merkez" vardı ve kimse sesini çıkartamıyordu.
Çıkartamıyordu çünkü Yafes Öztürk devlet destekli inanılmaz bir "güç" sahibiydi.
Öylesine dokunulmazdı ki, 1990'da "yap işlet devret" modeliyle arsayı yeniden aldıktan sonra vergi vermesini bile kimse sağlayamadı. Vergilerini önce Emlakbank sonra da TOKİ ödedi.
Bu durum Yafes Öztürk'ün vefatından sonra da devam etti. 1994 yılında dönemin Emlak Bankası "sözleşmenin gereği yerine getirilmedi" gerekçesiyle dava açtı. Davaya rağmen işgal sürdü.
Sanıyorum 2004 yılından sonra da devreye TOKİ girdi ve devlete ait bu arsayla ilgilenmeye başladı. İstanbul'un bu en değerli arsası işgal altındaydı ve kurtarılması gerekiyordu.
O tarihlerde bu arsanın İstanbulluların yararına değerlendirilmesi için Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ilgilenmesi için yazılar yazıp destek istemiştim.

Mücadele 15 yıl sürdü

Nihayet TOKİ, 15 yıllık hukuki mücadeleyi 2008 yılında kazandı ve arsa kamuya geçti.
Eğer unutmadıysa, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar da, o günlerde altı çizilmesi gereken şu sözü vermişti:
"Bu bölgeyi işgal altından kurtaracağız... Yüzde 60'ı yeşil alan olmak koşuluyla değerlendirip İstanbulluların hizmetin sunacağız..."
Bayraktar
, bu talebin, tapuya şerh olarak düşüldüğünü de söylemişti.
Şimdi o aşamadayız. İstanbul'un yeşil alana ihtiyacı olduğu biliniyor ama kente değer katacak projelere de ihtiyacı var.
Bizde klasik uygulamadır değerli bir mekan, tarihi bir alan veya arsa "işgal altında" ise kimse sesini çıkartmıyor.
Ama o bölgeyi yaşanabilir hale getirmeye kalkınca garip sesler yükseliyor. Tarihi Yarımada'yı, Boğaz'ı koruya koruya(!) bu hale getirmedik mi?
Ataköy'de oturan biri olarak, 30 yıldır orada hiç giremediğim bir mekan vardı. Şimdi hiç olmazsa İstanbul'un turizmine katkı sunacak, yeşil ağırlıklı modern yapıların olduğu bir merkez olacak. Ayrıca sahil halka açılacak...
Dahası arsa üzerinde ikinci derece tarihi sit alanı olan, 16'ncı yüzyıldan kalma İskender Çelebi Bahçesi ihata duvarları, Baruthane binası ve tarihi çeşme birinci derece tarihi sit alanı ilan edildi. Bu tarihi eserleri TOKİ, Koruma Kurulu'nun onayını aldıktan sonra, sosyal ve kültürel tesis olarak değerlendirmeyi planlıyor.
Kısaca bu arsa sözünü ettiğimiz kişilerin elinde kalsaydı bölge ciddi bir yapılaşmayla yüz yüze kalacaktı. TOKİ İstanbul'u hem bu tehlikeden kurtardı hem de kamuya para kazandırdı.
Fena mı oldu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA