Önceki gün, "CHP'nin Kürtleri neden susuyor?" diye yazınca adı geçenlerden değil ama CHP'nin il yöneticilerinden, meclis üyelerinden, ilçe teşkilatlarından ve sosyal demokrat çevrelerden onlarca mail geldi.
Hepsi de Kürt sorunu konusunda CHP'nin daha aktif bir rol oynamasını ve barış sürecini desteklemesi gerektiğini söylüyordu.
Çünkü onlara göre, sol ve sosyal demokrat çevreler bugün değil, yıllar önce hem de en zor koşullarda Kürt sorununu, toplumun gündemine taşımış, rapor hazırlamış, hatta kurultaylarında yapılması gerekenleri kayıt altına almıştı.
Peki, şimdi ne oldu da sosyal demokratlar hükümetin Kürt açılımına mesafeli yaklaşıyor?
Kimi bu ikircikli tavrı, "Kürt sorununu da AK Parti çözecek, o zaman çözdürmeyelim" yaklaşımına bağlıyor, kimi de CHP'nin son dönemde giderek "milliyetçi bir çizgi" izlemesiyle açıklıyor.
Peki, CHP'nin Kürt açılımı karşısındaki politikasını hem CHP'deki, hem de dışında kalan sosyal demokrat siyasetçiler nasıl değerlendiriyor?
Konuyu önce CHP üyesi eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş'a soruyorum. Karakaş, bir tespitle başlıyor:
"Sosyal demokrat kesimin Kürt meselesiyle ilgili bu tür açılımlara açık olması gerekir. Çünkü Türkiye'de siyasi partiler arasında ilk kez Kürt sorununu gündeme alan hareket sosyal demokrat harekettir, CHP'dir. Bugün bile hâlâ büyük yerleşik partilerin programlarında ulusal kararlarında, parti belgelerinde Kürt sorunu kavramı, Kürt sorununa çözüm önerileri yok. Bu demokratik siyaset açısından kabul edilemez bir eksikliktir. Ve bugün hükümetin çözümde zorlanmasının bir sebebi de budur."
Karakaş, CHP'nin görüşlerinin belli olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Beğenelim beğenmeyelim CHP, bence birçoğu büyük açılım ifade eden görüşlerini ortaya koymuş durumda. Ama hükümetin de bir an evvel bu çözümden kendisinin neyi anladığını, yaptığı çalışmalar ve temaslar sonucunda nasıl bir çözüm öngördüğünü, kültürel alanda, dil alanında, sosyal alanda silahların bırakılması alanında ne düşündüğünü toplumla paylaşması gerekir."

'Şehit anneleri buluşmalı'
Sosyal demokratların etkili isimlerinden biri de Erol Tuncer. Tuncer öncelikle herkesi "tartışmayı öğrenmeye" çağırıyor:
"Türkiye'nin en büyük eksiği tartışmayı kurallarına göre yapamamak. Biz büyük ölçüde önyargılarımıza kendimizi esir etmiş bir toplumuz. Kürt sorunu Türkiye'nin en eski sorunu ve kesinlikle çözülmeli..."
Deneyimli siyasetçi Tuncer, sözü iktidar-muhalefet ilişkisine getiriyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Bence temasları Başbakan yapmalıydı. Ama şunu da söylemeliyim, bu kadar önemli konuda Bahçeli çok sert fikirli. Buna gerek yoktu. CHP'nin tavrı da çok net görünmüyor. Yani 20 yıl önceki raporun gerisinde görünüyor. Bir gün çok yumuşak yaklaşıyor, bir gün tam tersi. Bunca yıllık tecrübemden sonra şunu söylemek isterim, bence herkes bu sorunun öneminin doğurduğu sorumluluğun bilinciyle hareket etmeli."
Sosyal demokrat siyasetçilerden eski Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan'ın tavrı ise biraz daha farklı... Doğan, birkaç yıl önce parti kurmak için yola çıktığında önceliği Kürt meselesine vermiş hatta Şehit Anaları Projesini ortaya atmış bir siyasetçi olarak başlatılan sürecin desteklenmesi gerektiğini söylüyor ve şöyle diyor:
"Şehit annelerinin buluşması Diyarbakır'la sınırlı kalmamalı, Türkiye'ye yayılmalı. Hatta Kürt ve Türk analar birlikte Ankara'da bir kurultay yapmalı."
Hükümetin Kürt açılımıyla ilgili somut şeyler söylememesini de doğru bulan Celal Doğan sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Böyle bir sorunun olduğunu söylemek bile başlı başına bir siyasi iradedir ve doğru tespittir. Kim bu yarayı sarmak istiyorsa sürece katkı sunmalı. Bunun sağı solu yok. Türkiye'yi sahiplenme, sorunları çözme konusunda yüreği, bilgisi, becerisi olanların elini taşın altına koyması gerekiyor. Meseleye sol olarak bakılmamalı."