Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kürt burjuvazisi neden yok?

Pazar günü İstanbul Çırağan Otel'de Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (GÜNSİAD) Newroz resepsiyonu vardı.
Sokakları esir alan şiddetin gölgesinde kaldığı için fazla öne çıkmadı ama o gecenin onur konuğu İsmail Beşikçi'nin Kürt burjuvazisiyle ilgili tespiti ilginçti. Bu ülkenin üniversitelerinde bildiğim kadarıyla ilk kez "Kürtler diye bir halk var" diyen bilim adamı Beşikçi, Newroz pastasını kestikten sonra kürsüye çıktı ve şunu söyledi:
"Kürt burjuvazisinin oluşmasını engellemek devletin temel politikasıydı. Kürt burjuvazisinin oluşması demokratik kültürün gelişmesine katkı olacaktı."
O an çevreme baktım, Acaba İstanbul Boğaziçi'nde düzenlenen bu geceye başta Diyarbakır olmak üzere BDP'nin yüksek oy aldığı illerden kaç işadamı gelmişti?
Doğrusu sayının pek fazla olduğunu sanmıyorum. Geceye katılanların çoğunluğu da siyasi aktör ve aydınlardan oluşuyordu. Hükümet yoktu ama AK Parti'den Galip Ensarioğlu ve Mehmet Metiner, HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel, Sanatçılar Ahmet Güneştekin, Muhsin Kızılkaya, Mahsun Kırmızıgül, Nihat Doğan, Seher Dilovan gibi isimler çoğunluktaydı.
BDP ve CHP'den kimsenin olmaması da ilginçti...
Gecenin en çok konuşulan konusu ise Beşikçi'nin Kürt burjuvazisiyle ilgili sözleriydi. Kürt siyasi hareketi içinde bu konu pek konuşulmadığı için izleyenlere ilginç gelmişti.
Ayaküstü sohbet ettiğim GÜNSİAD Yönetim Kurulu üyesi AK Partili Nesim Sevinç, Beşikçi'nin tespitiyle ilgili şöyle diyordu: "Sevgili Beşikçi de geçmişte petrol ofisi veya beyaz eşya bayilerini bile işbirlikçi olarak niteliyordu. Bu noktaya gelinmesi elbette sevindirici ama işadamları sadece devletin değil örgütün de ciddi baskısını yaşadı. Baskı olan yerde üretim olmaz."
Bu cevap, birkaç gün sonra şu tespiti yapan Taha Akyol'un aradığı cevap olabilirdi:
"Güneydoğu'da PKK'nın en geniş taban bulduğu, BDP'nin en yüksek oranda oyları aldığı illerin 'Anadolu kaplanları' çıkaramamış olması önemlidir."
Bu gerçek 40 yıl önce fark edilseydi Kürt sorunu belki de bu kadar şiddetle iç içe geçmezdi. Bunu engelleyenin de sadece "militan siyasi kültür" olmadığı çok açık. O "militan kültürü" de besleyen bir devlet aklı neredeyse 80 yıldır "Kürt zengin"in oluşmasını istemedi. Şeyh Sait'ten Dersim'e, 1960 darbesinden 12 Eylül'e her dönemde en başta bölgenin aşiret reisleri ve varlıklıları hedef alındı... Ya sindirildiler ya da sürgüne yollandılar. 1960 darbesinden sonra Sivas Kampı'na gönderilen aşiret reisleri bunun tipik örneği...
"Militan kültürü" yayan PKK da benzer bir yolu izledi. Adı bile iş dünyasına karşı olmaya yeterdi; Kürdistan İşçi Partisi... Mücadelesini de "işbirlikçi sınıflar" diye nitelediği iş çevresini düşman ilan ederek başlattı.
Kısaca Kürt kimliğine sahip çıkan işadamını devlet de PKK da istemedi. Bu nedenle BDP'nin oy aldığı şehirler "Anadolu Kaplanları" çıkaramazdı.
Çıksaydı verecekleri mesaj İstanbul'dan Türkiye'ye seslenen GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu'nunkinden farklı olmayacaktı:
"Barışı daha güçlü ifade etmek amacıyla Nevruz'u kutlamak istedik. Bir anlamda bugün yaşananlar bizi üzdüyse de önümüzdeki Nevruz'ların daha barış ve hoşgörü içinde geçmesini umut ediyoruz."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA