Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Koalisyon mu başkanlık sistemi mi?

Muhalefet partileri, hâlâ ortaya çıkan siyasi tabloyu doğru okumadığı için ne yapacağını ve nasıl bir sona doğru sürüklendiğini de görmüyor. Üç muhalefet partisinin de tek hesabı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünü kesmek ve başkanlık sistemini engellemekti. Bu yüzden ne hükümet olmayı düşündüler, ne de bir koalisyon hesabı yaptılar. Hepsi AK Parti'nin hükümet olmasına kesin gözüyle baktığı için de şimdi ne yapacakları belirsiz.
İlk hesapları bir anlamda tuttu ama arkası gelmedi. Baksanıza daha koalisyon görüşmeleri başlamadan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk "Blok" hamlesi sonuçsuz kaldı. Yani onların da gündeminde artık AK Partisiz bir koalisyon ihtimali yok.
Önümüzde AK Parti'yle üç muhalefet partisi arasında farklı versiyonlu ihtimaller söz konusu. Ancak bu da çok kolay görünmüyor. Her olasılığın artıları ve eksileri var. AK Parti-CHP veya AK Parti-MHP olasılığı iki güçlü seçenek gibi görünse de hiç kolay değil. CHP yönetimi, iktidardan pay almak istiyor ama önünde öfkeli tabanı ve Paralel Yapı'yla ilişkisi duruyor. Bunu aşacak bir irade beyanı da yok.
Belki de MHP yönetimi, kendisinin de içinde bulunduğu muhalefetin bu öngörüsüzlüğünü ve hazırlıksızlığını bildiği için daha ilk günden koalisyona kapılarını kapattı. Ancak onu da sıkıntılı bir süreç bekliyor. Bir yandan Suriye üzerinden Türkiye'yi etkilemeye başlayan gelişmeler, diğer yanda ülkenin "hükümetsiz" kalmasını sağlayarak tekrar seçime gidilmesi ihtimali, MHP'yi zorlayacak görünüyor.
Siyasi sistemi bu noktaya taşıyan HDP'ye gelince... Son günlerde çark etmesi, AK Parti ve CHP koalisyonuna destek açıklamaları yapması yumuşamanın sinyallerini verse de Kandil nedeniyle "inandırıcı" bulunmuyor. Bu süreçte, MHP'nin, HDP desteğini kabullenmesi HDP'nin de AK Parti'yle bir koalisyona sıcak bakma olasılığı siyaset kulisleri tarafından dikkatle izleniyor.
Gördüğünüz gibi en azından şimdilik koalisyon umudu zayıf. Bunun önemli bir nedeni de siyaset zemininin artık eski Türkiye'deki gibi olmaması. Vesayetçi dönemde partiler dar alanda siyaset yaptıkları için koalisyon kurmak zor değildi. En önemli sorun neredeyse "bakanlıkları" paylaşmaktı. Şimdi "milliyetçilik ve nefret" üzerinden siyaset yapan partiler var ve anlaşma ihtimalleri geçmişle kıyaslanmayacak kadar zor.
Dahası koalisyon güzellemeleri yapan muhalefet partilerinin hiçbiri Türkiye'yi kucaklamıyor. AK Parti'yi çıkartın üç parti de bölge partisi konumunda. Ayrıca farklı toplumsal kesimlerin taleplerinin yükseldiği, seçmenin bilinçlendiği ve çevremizde haritaların değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Peki, bu tablo neyi işaret ediyor?

Sistem değişmek zorunda
7 Haziran seçimleri belki Türkiye'yi bir süre sıkıntıya sokacak ama asıl çözülmesi gereken sorunu da bizzat yaşatarak gösterecek.
Bu da siyasi sistem sorunudur. Bu tablo, ister istemez yeni anayasa, siyasi partiler ve seçim kanununu da kapsayan köklü bir değişimi çok sürmeden önümüze getirecek.
Yani anlayacağınız muhalefetin diline doladığı başkanlık sistemi meselesi biraz geciktirilse de gündemden düşmüş değil. Bu tecrübeyle çok daha gerekli olduğu ortaya çıkacak ve Türkiye demokrasi ve hukuk üreten kendi siyasal sistemini oluşturacak.
İtalya'nın koalisyonları yasakladığı bir dünyada, çevresi alev alev yanan ve gelişmek zorunda olan bir Türkiye, ucube bir sistemle yönetilemez ve halkın yüzde 52 oyuyla cumhurbaşkanını seçtiği bir noktadan da geri dönülemez.
Anlaşılan bazı şeyler yaşanmadan öğrenilmiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA