Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Afrin'in PKK'ya mesajı

Afrin'e yönelik Zeytin Dalı operasyonuyla Türkiye dünyanın ezberini bozdu. Harekâtın başladığı 20 Ocak'tan bu yana, ABD'den AB'ye onca devlet karşı çıktı. Kimi "Türkiye askerini çek" diye karar aldı; kimi de "siviller öldürülüyor" diye itibarsızlaştırma yaptı. Yetmedi, bu koroya içeride başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ve bir kısım medya da katıldı. Akla hayale gelmeyen tehditler ve yalanlarla Afrin'e girilmemesi gerektiği söylendi.
Peki, bütün bunlara rağmen Türkiye Afrin olayını nasıl başardı? Bu sorunun tek bir cevabı var: Türkiye'yi yöneten güçlü bir siyasi iradenin olması. Elbette başta TSK olmak üzere canını ortaya koyan güvenlik güçlerinin hakkını teslim etmek gerekiyor. Ama şu gerçeği de bilelim, askeri olarak güçlü olmanız, hatta bölgesel ittifaklara sahip olmanız yetmiyor, insanların yüreğine dokunan bir siyasetiniz yoksa işiniz zor. Başarsanız bile kalıcı olamazsınız.
Türkiye, son 5-6 yılda gelgitler yaşasa da Suriye'yi kan gölüne çeviren küresel vekalet savaşları karşısında hep ilkeli ve ahlaki durdu. Sürece bir siyasi perspektifle baktı ve dünya halklarının gönlünü kazandı. Bu süreç, özellikle Kürtler açısından tarihi bir uyarıyla noktalandı. Türkiye, 18 Mart gibi anlamlı bir günde, sadece Afrin'i terörden arındırmadı, Kürtleri şiddete mahkûm eden bir siyasal zihniyeti de tarihin çöplüğüne gönderdi.
Bu çok tarihi bir andı... Yaklaşık 40 yıldır PKK terörüyle uğraşan Türkiye, birçok kez askeri olarak PKK'yı yendi ama bitiremedi. Çünkü askeri başarının arkasında siyasi bir akıl yoktu. Buna paralel bir başka gerçek daha vardı: Kürt siyasi aktörlerini esir alan hatta zehirleyen "silah olmazsa hak elde edemeyiz" kirli aklı ve o aklı besleyen, taşeron olarak kullanan emperyalizm.
İşte 18 Mart'taki Afrin harekâtı, tüm bu kirli geçmişe bir cevaptı. Dalga dalga da Şengal'den Kandil'e kadar uzanacak... Ama ne yazık ki bu sonuca yol açan siyasi süreci, bırakın PKK'yı PKK dışı Kürt siyasi aktörleri bile görmedi, görmek istemedi. Oysa Türkiye'de sivil siyasetin önünü açan, çözüm süreçlerini de kapsayan devrim niteliğinde bir yakın geçmiş yaşandı.
HDP bu zeminde "Türkiyelileşme" siyasetiyle halktan oy alarak 80 milletvekili çıkartmıştı. Ama ne yazık ki o oyun hakkını savunamadı. İradesini Kandil'e, Kandil de emperyalistlere devredince ortaya bugünkü kirli ilişkiler ağı çıktı. Bu noktaya nasıl gelindiğini önceki gün "Biz, Diyarbakır'la aynı bedenin iki yarısı gibiyiz, hangi yarımız olmazsa diğeri de eksik kalır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok net anlattı:
"Eğer mesele gerçekten demokrasi ve özgürlük meselesi olsaydı, bizim bilhassa 2009'dan sonra yaptığımız reformlardan, bu şehirde tek bir silahın patlamaması, tek bir teröristin dolaşmaması lazımdı. Reformlarımızın en zirve noktasında terör örgütü şehirlerimizin mahallelerine çukurlar kazarak kendince ülkemize ve milletimize meydan okumaya kalktı."
Bugün teröre karşı verilen mücadele bu meydan okumaya bir cevaptı. Ve ne yazık ki, bu değişimi doğru okumayan Kürt siyasi aktörleri, emperyalistlere güvenmelerinin ağır bedelini her dönem olduğu gibi bu kez de Kürtlere ödetti. Şimdi Afrin yenilgisini de Kürtlere mal etme hesap içindeler.
Ama bu tezgâh tutmaz. Çünkü Kürtler, Diyarbakır Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de PKK'nın çukura gömülen kirli siyasetine destek vermeyerek süreci doğru okudu. Şimdi aynı şeyi Afrinli Kürtler de yaptı. Bu yüzden içeride ve dışarıda yenilen, Kürtler değil, PKK ve arkasındaki güçler oldu. Tarih, 18 Mart'ı, bunu tescilleyen gün olarak yazacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA