Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Korona günlerinde CHP’nin ihraç siyaseti

CHP yönetimi dünyayı sarsan virüs karşısında bile negatif siyasetinden vazgeçmedi. Bunu da sadece iktidara karşı yürüttüğü kötücül siyasetle değil, parti içi ihraç kararlarıyla da gösterdi. Dünya ve Türkiye korona saldırısıyla uğraşırken, CHP yönetimi parti içindeki farklı sesleri susturmak derdindeydi.
Önceki gün CHP İstanbul İl Disiplin Kurulu, partinin genel başkan adayı olmuş eski İstanbul Baro Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal'ı, eski Milletvekili, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'i ve Avukat İrem Çiçek'i sadece CNNTürk ve a Haber'de konuştular diye partiden attı.
FETÖ'cülere bile ifade özgürlüğü konusunda sınır tanımayan CHP yönetiminin kendi evlatlarına karşı verdiği bu karar ciddi tepki topladı.
Daha önce aynı yöntemle ihraç edilen eski Grup Başkanvekillerinden Yılmaz Ateş, şöyle diyordu:
"Koronavirüsün bütün dünyayı kasıp kavurduğu, acımasızca can aldığı bir dönemde kendisini Yeni CHP olarak adlandıran yönetim, bir eski genel sekreter yardımcısını, başarılı bir baro eski başkanı ile başarılı bir genç avukatı daha partiden ihraç etti. Anlaşılan bu üç arkadaşımız daha tehlikeli (!) bulunmuştur."
Yılmaz, FETÖ terör örgütü nedeniyle kamudan atılan sağlık çalışanlarına dahi sahip çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu partiye "yeni virüs" şırınga etmekle suçluyordu:
"İktidara birlik ve beraberliğe önem verilmesi önerilirken, partinin birlik ve beraberliğine tahrip kalıbı sokuluyor. Cumhuriyetin kurucusu partiye şırınga edilen 'Yeni' virüs, ihraçlarla da tutmaz. Çünkü Covid-19 virüsünün ortaya çıkardığı gerçek, artık her ülkenin kendisine yetecek yeni bir yapılanmayı esas almasıdır; CHP'nin kuruluş felsefesidir."

***

İmamoğlu 200 milyon lirayla hangi yolları asfaltlayacak?

Korona salgını nedeniyle Türkiye'nin sağlıkta yaptığı "sessiz devrim"lerin bir yansıması olan Şehir Hastaneleri de çok tartışıldı, haksız suçlamalara hedef oldu. Bu konuya bir başka yazıda ele almak istiyorum ama şimdi son günlerde gündem olan İstanbul Başakşehir'deki yapımı devam eden şehir hastanesiyle ilgili tartışmaya değinmek istiyorum.
Bir süre önce o hastanenin yollarıyla ilgili İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile AK Partililer arasında bir tartışma yaşandı. Tartışmayı başlatan da İmamoğlu'nun o yolların yapılmasını istememesiydi. Bunula ilgili demeçleri de var ama şu yazı çok daha net. 17 Aralık 2019 tarihinde İstanbul Valiliği, yolların yapılmasıyla ilgili Büyükşehire bir yazı gönderdi. Yazıya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Murat Kalkanlı şu cevabı veriyordu:
"Kurumumuzun içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve 2020 bütçemiz dikkate alındığında söz konusu talebin tarafımızca yerine getirilmesi mümkün görülmemektedir"
İBB Başkanı İmamoğlu sonra başka açıklamalar da yaptı ama işin özü şuydu; "Paramız yok, yolu yapamıyoruz"
Şimdi İmamoğlu'na soralım, madem paranız yoktu aynı tarihlerde, 200 milyon TL civarında bir asfalt ihalesini hangi parayla yaptınız? O ihalenin neden "acil" koduyla yapıldığını, kimlerin çağırıldığını, İsfalt'a verilen o ihalenin sonra kimlere parça parça verileceğini bir yana bırakıyor ama şu sorunun cevabını merak ediyorum;
Sağlık gibi çok ciddi bir alanda hizmet üretecek İstanbul Şehir Hastanesi'nin yolları için "para yok" diyen İmamoğlu, 200 milyon lira civarında bir parayla İstanbul'un hangi önemli yollarını asfaltlayacak?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA