Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kürt Sorunu’ndan kim ne anlıyor?

Başkan Erdoğan, Meclis'in açılışında yaptığı konuşmayla hem ülke olarak Türkiye'nin hem de küresel dünyanın yaşadığı sorunları sıralarken çözüm önerilerini de söyledi.
Küresel düzeyde daha çok yaşanan adaletsizliklere dikkat çekti, iç siyaset açısından da çok tartışılacak yeni anayasa ve "Kürt Sorunu" meselesinin altını çizdi.
Yeni Anayasa ile ilgili çağrıyı, büyük olasılıkla muhalefet duymazdan gelecek. Tıpkı yakın geçmişte olduğu gibi başta CHP olmak üzere, muhalefet partileri sırf AK Parti döneminde sivil bir anayasa yapılmasın diye ellerinden geleni yapacak.
"Kürt Sorunu"na gelince, bu da bilinçli bir biçimde çarpıtılarak kullanacak. Aslında bu konuda Başkan Erdoğan'ın ne kastettiği ve muhalefetin de başta CHP ve HDP olmak üzere ne anladıklarını biraz açmakta yarar var.
Önce Başkan Erdoğan'ın ne dediğine bakalım:
"Kürt sorunu denen meseleyi biz çözdük. Diyarbakır'daki vatandaşlarımıza söz verdiğimiz gibi ret, inkar, asimilasyon politikalarını nasıl ortadan kaldırdıysak bu meseleyi hala istismar konusu yapmak isteyenlerin maskelerini düşüreceğiz. Böylece Diyarbakır Annelerinin şanlı direnişiyle terör örgütünü tir tir titrettiği bir dönem başlattık."
Peki, bu konuda tepki gösteren CHP ve HDP ne diyor?
CHP, bu kavramını siyaseten kullanıyor ama içeriğine ilişkin hiçbir açıklama yok. İşin bam teli tam da burası... Çünkü HDP'nin hatta PKK'nın bundan ne kastettiği biliniyor. Onu da öyle Kandil'in baronları falan değil, "makul" bir siyasetçi olarak lanse edilen Ahmet Türk söylüyor:
"Kürt sorununu çözmek için önce Kürt halkının varlığını, kimliğini, geleceğini, statüsünü içselleştirmek lazım. Biz kendi kendimizi yönetmek istiyoruz."
Bu açıklamadaki kilit kavram "statü ve kendi kendini yönetme" meselesidir. Diğerleri "sorun" olmaktan çıkmıştır. Şimdi bu yaklaşımın siyaseten ne anlama geldiğini sorunu içeriden bilen yazar Orhan Miroğlu'na sordum.
Miroğlu, "Kürt sorunu" kavramının bugünün şartlarında muhtevası ve anlamı itibariyle "eskimiş bir kavram" olduğunu şu sözlerle anlatıyor:
"Bu kavrama HDP ve PKK farklı bir anlam yüklüyor. Onlara göre mesele, Türkiye'nin şartları ne olursa olsun, öz yönetim, özerklik gibi özel statülerdir. Kürt milliyetçileri için de bağımsızlık anlamına geliyor. CHP bu statü fikrine katılıyor mu bilemem, ama bugün Kürt sorununu çözmek adına, bırakalım İmralı veya Kandil'i, HDP ile Meclis'te hiçbir siyasi parti oturup bunu konuşmaz."
Araya girip soruyorum, peki CHP ne yapmaya çalışıyor?
Miroğlu, çok net bir tespit yapıyor:
"CHP, HDP ve PKK'nın bu talebini bilmiyor olamaz. Bildiği halde bunu gizleyerek HDP'ye lojistik destek sağlıyor. CHP'nin, Ahmet Türk'ün 'Biz kendi kendimizi yöneteceğiz' sözünden ne anladığını açıklaması gerekiyor. Geçmişte HDP belediyelerini Ahmet Türk ve arkadaşları mı yönetti yoksa KCK mı?"
Her parti bu konuda ne dediğini açıkça ortaya koymalı. HDP'nin şiddet ve terör üreten PKK'ya karşı açık tavır alamaması ve "Türkiyelileşme" siyasetini terk edip, 20. Yüzyıl paradigmasını tekrarlayıp durması şaşırtıcı değil. Ama CHP'nin, dün çözüm sürecinde Meclis komisyonuna bile adam vermezken bugün oy için HDP'ye lojistik destek vermesi şaşırtıcı. Bu yüzden dün de yazdım, CHP "Kürt Sorunu'ndan" ne anladığını açıklamalı...

Mahmut Övür | Kürt Sorunu'ndan kim ne anlıyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA