Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAŞAR ÖZAY

Sınavlardan kimler sorumlu?

Milli Eğitim Bakanlığı'nda iki konu gündemden düşmez. Bunlar müfredat programı ve sınav sistemidir. Her iktidar kendine ait bir sınav modeli ile öğrencileri seçerken, yapılan müfredat değişiklikleriyle kendi siyasi programına yakın değişiklikler yapar. Adı konmamış olsa bile getirilen sınav sistemi ve müfredat programı o iktidarın adı ile anılır. Bu çıkmaz yolda bir santim bile yol almamamızın, eğitimde başarıyı yakalayamamamız en önemli nedenlerinden biri de budur.
Bahçeşehir Üniversitesi'nde yapılan "Türkiye ve ABD'de Eğitim Uygulamaları" konulu konferansta bu konu ele alındı. Konuşmacılardan Amerika Araştırma Enstitüleri Başkan Yardımcısı Dr. Enis Doğan, ülkemizde uygulanan sınav sistemini ele aldı. Dr. Enis Doğan sınavlar hakkında yaptığı konuşmada bizde dikkate alınmayan şu noktalara değindi. Büyük ölçekli sınavların üç temel amacı vardır.
Birincisi "sıralama, seçme, yerleştirme" amaçlı. Burada öğrencinin hayatı etkileniyor o yüzden risk ve fayda yüklü. Buna da high stakes diyoruz. Örneğin ÖSS'yi ele alırsanız ortada bir risk var, sınavı geçemezseniz üniversiteye giremezsiniz. Fayda ise eğer sınavı kazanırsanız üniversiteye girme şansınız mevcut.
İkincisi "sorumlu tutma". ABD'de de bilhassa 90'lı yıllardan beri gündemde olan accountability movement-sorumlu tutma hareketinin neticesinde ortaya çıkmıştır. Burada sorumlu tutmaktan kastımız şu, kimi sorumlu tutuyoruz? ABD örneğini vermek gerekirse, eyaletler-okullar sorumlu tutuluyor. Çünkü federal hükümet eyaletlere kaynaklar aktarıyor ve şu soruyu soruyor; "Biz bu kaynakları size aktarıyoruz öğrencilerin de şunları öğrenmesini istiyoruz. Acaba siz okullar olarak bu kaynakları doğru değerlendirebiliyor musunuz?" şeklindeki sınavlar.
Üçüncüsü ise monitoring-gözlemleme. Bunlar bir önceki okul ve okul grupları seviyesinde sınavlar. Bu ise grup seviyesinde ülke, bölge ve öğrenci seviyesinde yapılan sınavlar.

Bizde olmayan bir uygulama

Sorumlu tutan ve sorumlu tutulan konusuna gelirsek bildiğim kadarıyla ülkemizde böyle bir uygulama örneği yok. Grupları ya da bölgeleri, öğretmenleri sorumlu tutma anlamında bir sistem bizde mevcut değil. ABD'de bunun örneği eyalet sınavları. Burada sorumlu tutan federal hükümet, sorumlu tutulan eyaletler ve eyaletlerin altındaki birimler. Açıklıkla belirtildiği gibi bu iş için kaynak aktarılıyor ve beklenen hedefler var. Eğer bu hedefler tutturulamıyorsa okullara önce bir ihtar veriliyor. Eğer altı yıl içerisinde bir gelişme gösterilemezse daha radikal tedbirler alınıyor ki buna o okulları kapatmak bile dahil.
Dr. Enis Doğan'ın söylediklerine katılmamak elde değil. Bizde önce öğrencileri sınava sokuyoruz. Zamanla yarıştırıyoruz. Ne bildiklerine değil, ne kadar zamanda kaç soru çözdüklerine bakarak değerlendiriyoruz. Daha sonra sınavın değerlendirmesini yapmadan, öğrencilerin sosyoekonomik statülerini değerlendirmeden yeniden bir sınav kargaşası içersine sokuyoruz.
Ne zaman ki sınavlar konusunda raporlar hazırlanır, analizleri incelenirse biz o zaman bu konuları konuşmaktan, her yıl tekrarlanan sınav geyiklerini yazmaktan kurtuluruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA