Yurdumda 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası başladı.
Mutluyuz, gururluyuz, ne de olsa dünya çapında çok önemli bir organizasyona ev sahipliği yapıyoruz.
Alkışlar gelsin!
Ta ki açılış gecesine kadar vatandaş coşsun, sevinsin.
Sizi bilmem ama ben 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nın Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu'ndaki açılışını ekrandan izlerken sadece bakakaldım.
Kimin dâhiyane fikriydi bu "kıvamsız aşure" merak ediyorum.
Açılış gecesinde sahne alan isimlere bakın... Hiçbir masraftan kaçınmadık dercesine "Cirque de Soleil", işte bizim kültürümüz mesajıyla "Semazenler", "Mehteran Takımı" ve mini "Troya" gösterisi (Mustafa Erdoğan olmasa bu gecelerde kim göğsümüzü gerdirecek merak ediyorum), Fatih Erkoç, Müslüm Gürses ve Sezen Aksu'yla düette Haris Alexiou, Alessandro Safina...
Hımmmm...
İyi, hoş, emek verilmiş, eller cebe atılmış, bütçede sınır tanınmamış da şimdi bu ne kadrosu?
Bu neyin kadrosu?
Canlı yayında açılışı izleyen 172 ülkeye biz nasıl bir mesaj verdik?
Yani biz kimiz? Neyiz?
Tek şarkıyla Müslüm Gürses'in sahne alması, daha önce açılış gecesi için görüşülen ve fakat bir anda program dışı bırakılan piyanist Fazıl Say'a birileri tarafından verilen mesajdan başka bir şey mi?
Sanmam. Müslüm Gürses'i sevmem gerçeği görmeme engel değil.
Yazık.
Ayağımıza kadar gelmiş muhteşem bir "tanıtım" fırsatı ancak böyle harcanabilirdi.
"Cirque de Soleil"i getirmek marifet değildir yeğen. Oradaki artı ancak Cirque de Soleil ekibine yazılır. Parayı basıp yurtdışından birilerini getirmek Türkiye'nin imajını, dünyadaki algısını değiştirmez.
Yıllardır en büyük sorunlarımızdan biri kendimizi ifade edemememiz değil mi? Peki nasıl bir ifade?
El âleme diş bileyeceğine, dünya çapındaki bir spor organizasyonunda sen Türkiye'yi 172 ülkeye nasıl anlattığına bak hele.
Peh! Benimki de laf.
Bizim işlerimiz hep böyle. Bas parayı gelsin dışarıdan birileri, doldursun sahneleri, doldursun sahaları, en önemli mekânları. Sen hiç kendine, diyelim kendi sanatçına, kendi sporcuna yatırım yapma. Hep güdük kal!
Hep güdük güdük algılan.
Eline hangi fırsat geçerse geçsin kullanama. Aman ha sakın aklını çalıştırma, işi bilen reklamcılarla falan çalışma.
Aman mutlaka genç, modern, dünyayı takip eden, dünyanın takip ettiği ya da tanıması gerektiği sanatçılarını arka planda bırak.
Sonra da elin adamı, algısında ülkeni bir arpa boyu yol alamamış, geri ülkelerle aynı torbaya koyunca kız!
Yok ya.
2010 Dünya Basketbol Şampiyonası muhteşem bir törenle açılmışmış.
Bırak ya, bırak Allah aşkına.
O "muhteşem" yaptı bende "kurdeşen" ne diyorsun sen?