Dün canlı yayında ünlü sunucu Nurseli İdiz ile beraberdik.
Sağ olsun kırmadı bizi ve "Ayşe ile Alişan"a konuk oldu. Alaçatı'da gündüz vakti alkollü fotoğraflandığından beri susmuyor telefonları.
Herkes ucundan bir yorum yapıyor onun için.
Herkesin bir fikri var, ne yapması gerektiğine dair.
O da kurulmuş gibi aynı şeyleri anlatıyor farkındaysanız.
Kim ne şekilde sorsa verdiği cevaplar aynı sularda, aynı tonlarda... Ee, ne yapacak, nefes almasına izin vermiyoruz ki. Dediğini dinlemek istemiyoruz ki...
"Herkes kendini psikolog zannediyor, üç fotoğraf çıktı diye herkes yardıma ihtiyacım olduğunu söylüyor" diyor.
Haksız mı?
Bence sonuna kadar haklı. Zaten pazartesi günü canlı yayında tüm gözyaşlarım ve sinirim bunaydı.
Nurseli İdiz'in başına nelerin geldiğini, hangi olaylardan geçtiğini, nasıl kırgınlıklar ya da pişmanlıkları yaşadığını, neden incindiğini, asıl derdini, içinde bulunduğu durumun gerçeğini biz nereden bilebiliriz ki.
Yedi gün yirmi dört saat onun yanında mıyız? Onunla konuştuk mu? Bitişine, çöküşüne, sonuna hangi gerekçeyle karar verebiliyoruz?
Neden içtiğini sorduk mu?
Ayrıca gündüz vakti Çeşme'de tek içki içen insan evladı da Nurseli İdiz değil.
Mesela çok merak ediyorum sevgili ablalarım abilerim; siz kim oluyorsunuz ki Nurseli İdiz'e tavsiyeler listesi yazıyorsunuz. Hangi gerekçeyle tedaviler öneriyorsunuz. Sizin hayatınız çok mu mükemmel?
Önce bir dinlesenize, sorsanıza, anlasanıza...
İşte biz sorduk, anlattı. Sağlık sorunları olduğunu, hatalarını kabul ettiğini ancak yardıma muhtaç olmadığını, tek istediğinin çalışmak olduğunu söyledi.
Zamanında ihmalinden dolayı biriken vergi- tefeci borçlarını ödemeye çalışıyormuş. Bipolar bozukluğu için de tedavi görüyormuş. Sakin durması, üzüntüden uzak kalması ve enerjisini işine yöneltmesi en önemli ilacıymış...