Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Güneş tutulması altında bir izdivaç

İngiliz yazar, şair ve kuş (şahin) uzmanı Helen MacDonald, o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Kalabalık bir plajdaydım. Gökyüzüne bakmakta olan insanlar, kararmayı çığlıklarla, alkışlarla, ıslıklarla karşıladı. O an kalbimin yerinden oynadığını hissettim. Gözümden yaşlar geliyordu. Dizimin üstüne çöktüğümü, kendimi küçücük hissettiğimi hatırlıyorum..."
MacDonald'ın bu his patlamasını tam olarak nerede ve ne zaman yaşadığını dakikası dakikasına biliyoruz: 29 Mart 2006 Çarşamba günü 13:54'te Antalya'dadır. Lara Plajı'nda toplanan yaklaşık bin kişiyle birlikte tam güneş tutulmasını izlemektedir.
MacDonald'ın böyle bir deneyim yaşadığını, New York Times gazetesinin çıkardığı özel ilave için kaleme aldığı yazısından biliyoruz.
ABD'li doğaseverler, ilginç olaylara meraklı olanlar, astronomlar şu sıralarda hop oturuyor hop kalkıyor. Çünkü yarın (Pazartesi) ülkede tam güneş tutulması olacak. Bu nedenle birçok kişi tam tutulmanın görüleceği yerlere koşturuyor.
Amerikalılar tam tutulmayı nasıl izleyecek? O sırada neler yapacak, neler diyecekler? Olayı nasıl yorumlayacaklar? Bunu henüz bilmiyoruz.
Ancak bir dakika! Türklerin neler yaptığını ve neler dediğini az çok biliyoruz. İşte onlardan bir demet:
Giresun'da güneş tutulması törenlerle izlendi. Törenlere Atatürk ve şehitler adına saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Bu arada imam Ali Aslan, "tutulmanın hayırlara vesile olması" dileğiyle vatandaşlara namaz kıldırdı.
Konya'da Kültür Bakanlığı Tasavvuf Müziği Topluluğu, tutulma sırasında Mevlana Müzesi'nde sema gösterisi yaptı. Çok sayıda Konyalı bu esnada çimlerin üzerinde namaz kıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç tutulmayı Antalya Manavgat'taki bir otelde izledi. Bu sırada keyifle purosunu tüttüren Koç, olayı şu espriyle yorumladı: "Madem oteller boş kaldı diyorsunuz. Bilim adamlarından rica edelim de yılda iki-üç kere güneş tutulması sağlasınlar."
Nevşehir'de ziraat mühendisi Ali Rıza İlleez (53) ile Belçikalı hemşire Gönter Chantal (45) tutulma esnasında hayatlarını birleştirdiler.
Ordulular olayı dualarla, çığlıklarla ve havaya ateş ederek izledi.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü bu anlamlı olay vesilesiyle hatıra parası bastı.
Antalya'da hava sıcaklığı 21'di. Tutulma sırasında 16'ya düşmesi ve rüzgarın çıkması birçok kişinin tedirgin bir şekilde ürpermesine yol açtı.
Özel gözlükleri olmayan vatandaşlar, tutulmayı röntgen filmi, kaynak makinesi koruma başlığı, dibine delik açılmış kova veya tütsülenmiş cam gibi araçlarla izledi.
Not: Yukarıdaki başlıkta, benim çok sevdiğim yazarlardan Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç adlı romanından esinlendik. Romanda 75 yılda bir görüş alanımıza giren Halley Kuyruklu Yıldızı'nın, 1910 yılında İstanbul'un cahil kesiminde uyandırdığı heyecan anlatılır.



MÜNECCİMBAŞI NEYİ BİLİR?
Güneş tutulmasının Osmanlı'da nasıl karşılandığına bakarken karşıma 'müneccimlikle' ilgili ilginç bilgiler çıktı. Bakın dedelerimiz geleceği öğrenmek için neler yapmış:
Osmanlı sarayında müneccimbaşılık, 15'inci yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış bir müessesedir.
Müneccimbaşılar saray ve ileri gelen devlet adamları için her yıl takvim, her Ramazan imsakiye ve zayiçe (yıldız haritası) hazırlardı.
Başta cülus olmak üzere savaş, doğum, düğün, denize gemi indirilmesi, has atların çayıra salınması, padişahın yazlık ve kışlığına gitmesi gibi birçok konuda 'uğurlu saat' ('eşref-i saat') tespit ederlerdi.
Birçok padişah ve devlet adamı müneccimbaşıları hazırladıkları yıldız haritalarına göre değerlendirmiş ve tahminleri tuttuğunda onlara birçok ihsanlarda bulunmuştur.
Sultan I. Abdülhamid ve III. Selim gibi uğurlu saate ve zayiçeye inanmayan padişahlar da bulunmaktaydı. Ancak uğurlu saat uygulaması adet haline geldiği için bu padişahlar inanmadıkları bu işin önüne geçememişlerdir.
Kuyruklu yıldızların geçişi, deprem, yangın, Güneş ve Ay tutulmaları gibi önemli hadiseleri müneccimbaşılar yorumları ile birlikte saraya bildirirlerdi.
Bu müessese, müneccimbaşı Hüseyin Hilmi Efendi'nin 1924'teki vefatından sonra yerine kimsenin tayin edilmemesiyle kaldırılmıştır.
Not: Osmanlıyı severim ama şu soruma da cevap isterim: Sümerlerden (MÖ 4 bin ila 2 bin) kalma müneccimliği, 20'nci yüzyılda dahi sürdüren bir devletin ayakta kalması mümkün müydü?

TAKIYÜDDİN'İN BAŞINA GELENLER
Madem bilimden ve bilime sırtını dönenlerden söz ediyoruz... İşte rasathane tarihimizden bir sahne: 1525 doğumlu büyük Türk bilimci Takıyüddin Muhammed bin Maruf 46 yaşında II. Selim tarafından müneccimbaşı yapıldı.
1575'te çağdaş bir rasathane kurmak üzere saraya başvurdu. Böylece daha kesin sonuçlu yıldız haritaları yapılabilecekti.
Dönemin, astrolojiye meraklı padişahı III. Murat, veziriazam Sokullu Mehmet Paşa ve lala Hoca Sadeddin'in de desteğiyle bu isteği kabul etti.
Haliç ve Boğaz'a hakim rasathane 1577'de tamamlandı. Bu kuruluşun Avrupa'dakilerden üstün olduğunu biliyoruz. Takıyüddin'in orada yaptığı astronomi hesapları, Kopernik'inden daha isabetliydi.
Derken Kasım ayında "1577 Büyük Kuyruklu Yıldızı" denilen gök cismi İstanbul'da da göründü. Takıyüddin Padişah'a bunun iyi olaylara işaret ettiğini bildirdi. Ancak şansı yaver gitmedi. Dış ilişkiler bozuldu, veba salgını halkı kırıp geçirdi, önemli devlet adamalarını öldürdü.
Fırsat bu fırsat, asıl amacı veziriazamı devirmek olan Şeyhülislam Kadızade hizbi harekete geçti. Takıyüddin yanılmakla kalmamış, gözlem yaparak günaha girmişti.
Saray oyunlarını bilen Takıyüddin direnmedi. Sonuçta Padişah tamamlanmasından sadece üç yıl sonra dönemin en modern rasathanesinin yıktırdı. Evet yıktırdı!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA