Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÖRS

Konserveyi ilk Napolyon'un askerleri yedi

Çeşit çeşit konserve kutuları, yemek yapmasını bilmeyen ya da tembellik edenlerin hayatını kurtarıyor. Peki kimin aklıyla hayatımıza girdi? Napolyon'un emriyle bir Fransız aşçı cam konserveyi, sonra da İngiliz bir mucit, raflarda sıralanan teneke kutuyu yarattı

Marketlerin konserve reyonunda tavana kadar sıralanmış kutuların arasında ilerlerken kendi kendime, "Kim alıyor bütün bunları?" diye düşünürüm. Daha da önemli soru ardından gelir; "Bunları kim yiyor?" Gözümün önünde canlandırdığım, kutudan vıcık vıcık, kaygan et yemeği bloğu tencereye ağır ağır akarken, tiksintiyle ürperirim. "Kim bunlardan mutlu oluyor?" diye sorarım. Aslında sorularımın tek bir yanıtı var: "Herkes!" Çok kesin konuşmayıp, "Hemen hemen herkes," diyelim. Özellikle de yemek yapmasını bilmeyen ve yapmayı istemeyenler. Bu tür hazır yemeklere şükran duyanlar onlar. Ya profesyoneller? Lezzetin bekçileri, yıldız şefler, TV aşçıları? Hiç şüpheniz olmasın, onlar da konserve kutusundan medet umuyor. Hiç değilse, 'arada sırada' diyelim de bütün şimşekleri üzerimize çekmeyelim. Özetle, gündelik mutfak hayatımızda konserve kutusunun önemli rolü var. Birçok mutfakta konserve kutusu olmasa, yemek de olmuyor. Bu kadar önemli bir buluşu yapan kişinin heykelini dikmek gerekmez miydi? Hiç değilse 'dünya konserve günü' ilan edilebilirdi. Her şeyin bir günü olduğuna göre konserve kutusunun ne günahı var? Konserve kutusunu sanat eseri düzeyine yükseltebilen ABD'de 1941'den bu yana, her yıl konservenin öncüsünün adına, bir gıda araştırmacısı madalyayla ödüllendiriliyor: Nicolas Appert Ödülü. Bence marketten içeri giren herkes, her seferinde bu adı şükranla anmalı. Çünkü 1752-1841 arasında yaşamış bu kişi, gıda konservesi konusunda çok büyük bir atılım gerçekleştirdi. Onun adına ödülü koyan kişi ise mütevazı koşullardan gelen, çok kısa boylu olduğu halde tarihin en büyük kişilerinden sayılan Napolyon. Büyük komutan, Appert'in buluşunun savaş ortamında askerlerin kolayca karnını doyurmalarını sağladığından, bu ödülü ona layık gördü. Geleceğin ünlü komutanı, 1793'te pek de umut vaat etmeyen kariyerinin başlangıcında Toulon kentinde, bir topçu birliğine komuta etmekteydi. Burada savaşın kaderinde askerlerin morali ve yiyecek ikmalinin, topçu sınıfı kadar önemli rol oynadığını gözlemledi. 1795'te iç güvenlik kuvvetlerinin komutanlığına getirilince, gıda ürünlerinin konserve edilmesini başaracak kişiye o zaman için hiç de küçümsenmeyecek bir meblağ olan 12 bin altın frank ödül koydu. Nicolas Appert için ciddi bir paraydı bu. Daha önce aşçılık yaptığı 1790'da ısıyla konserve etme yöntemini bulmuştu. 1804'te bu sistemi fabrikasyon haline getirdi. Cam kavanozlarda konserve edilen etler, bir jüriye teslim edildi. Ürünler birkaç ay bekletildi. Sağlık uzmanları ve jüri sonuçtan çok memnun kalmışlardı. Appert 10 bin altın frank ödülü aldı. Ama ne kadar başarılı olursa olsun, cam konserve kavanozu savaşan askerler için uygun değildi. Kırılmayan bir malzeme gerekiyordu. Appert teneke kutu deneylerine başladığında savaş patladı, ünlü ama yoksul bir kişi olarak 1841'de Massy kentinde hayata gözlerini yumdu, bir toplu mezara defnedildi.

PROJEYİ İNGİLİZ DURAND TAMAMLADI
Fransız Appert'in tamamlayamadığı projeyi, İngiliz Peter Durand 1810'da gerçekleştirdi ve beyaz tenekeden kutunun patentini bin sterline bir İngiliz firmasına devretti. Özellikle İngiliz bahriyesi, konservenin önemini hemen anlamıştı. Sadece 1818'de firma, deniz kuvvetlerine 24 bin kutu konserve sattı. Ancak henüz konservelerin raf ömrü pek bilinmiyordu. 1850'de İngiliz donanması 100 bin sterlin değerinde bozulmuş konserve eti imha etmek zorunda kalacaktı. Uzun yıllar konserve kutuları, çekiç ve taşçı kalemiyle açıldı. İlk ciddiye alınabilecek konserve açacakları çok sonraları, 20. yüzyılın başlarında bulundu. O gün bugündür kışın, kolayca kapağını açtığımız kutudan konserve yaz domatesi yiyebiliyoruz. Mevsiminde taze taze ve lezzetinin doruğundayken yemek varken, kışın konserve domates yemek o kadar da gerekli miydi? O da ayrı bir konu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA