Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Devlet 'gereğini yaparsa'?

Uludere'de 35 Kürt öldürüldü.
Bir haftadır çok şey söyleniyor. Bazı sözler ölenlere ağıt ve dua, bazıları ise mezarın üzerine aceleyle kapatmak için atılan taş ve toprak parçasına benziyor.
Bu taşların en ağırı Devlet Bahçeli'den geldi.
Bahçeli katliamı şöyle savundu:
"Yüzde 1 bile ihtimal olsa sınırlarımızdan kanun dışı yollardan girenlerin bir tek Mehmetçiğe, bir tek vatandaşımıza zarar vereceği hesap ediliyorsa ve bu bir tehdit olarak görülüyorsa devlet derhal gereni yapmalıdır ve bu son olayda da yapmıştır."
Bu iş Bahçeli ile kalsaydı "Devlet, devleti korudu!" derdim. Lakin, sosyal medyada yazılanlara bakılırsa, çok kişi bu sözlerin altına imza atmaya hazır.
Böyle düşünenlere bir sorum var. Ya devlet paranoyaksa?
Yanlış hatırlamıyorsam Ahmet Hamdi Tanpınar'dı. "Bilmem kaç kilometrelik bir imparatorluktan Anadolu'ya sıkışmış olmanın paranoyak bir ruh hali yarattığını," söylemişti.
Ki bu tespit doğrudur.
'Yok olacağım' korkusu, elmanın içindeki kurt gibi kemirir devleti.
Bu nedenle bizim devlet, her daim mezarlıkta ıslık çalarak dolaşır! Elinde değnekle!
Her köşede düşman arar. Düşmanın içeriden ya da dışarıdan olması fark etmez. Hatta içeriden devşirilmesi (Kürtler, solcular, Aleviler, İslamcılar) daha makbuldür!
Bu nedenle, "Türkün Türk'ten başka dostu yoktur!"
Ve bu ruh hali devletten tebaasına doğru sirayet eder.
Bakın Beşiktaş Başkanı Demirören de "Beşiktaşlıların Beşiktaşlılardan başka dostu yok," buyurmuş. Anlayacağınız her Türk vatandaşı bu ruh halinden nasibini almıştır.
Şimdi
Bahçeli gibi düşünenlere devlet 'gereğini yaptığında' ne olduğunu hatırlatayım:
Hadi 1915 Ermenilere yapılanları atlayıp, Cumhuriyet'e gelelim:
- Dersim'de "gereğini yaptı." Binlerce insanı öldürdü.
- 1942'de yine "gereğini yaparak" Varlık Vergisi'ni çıkardı. Azınlık vatandaşlarının mallarına el koydu. Vergiyi ödeyemeyenleri Aşkale'deki çalışma kamplarında süründürdü.
- Darbe yapmak icap edince darbe yaptı.
- "Gerek gördüğünde" Diyarbakır Cezaevi'nde Kürt mahkumlara bok yedirdi.
- 'Hayata Dönüş Operasyonu'nda da "gereğini yaptı" ve siyasi mahkumları yaktı!
- "Gerek gördüğünde" çeteleşmekten beis duymadı. Susurluk'taki gibi.
- İnternet siteleri kurarak vatandaşına karşı psikolojik savaş yürüttü.
Bu liste uzatılabilir.
Ama tüm bu olaylarda tek ortak nokta var.
Bu coğrafyada devlet ne zaman 'gereğini yapmışsa' halkın canı acımıştır.
Halkın kanı aktığında, devlet kutsanmış, yüceltilmiştir.
Devlet ne zaman 'gereğini yapmışsa' yaptıkları kendi insanına zulme dönüşmüştür.
Bu zulümden en çok payına alanlar da Kürtler olmuştur.


***
Bu ülkeyi 'demokrasi hukuku' yerine 'devlet hukukuna' mahkum eden de bu ruh halidir.
Bu korkudur, devletin bekası karşısında insanı teferruat yapan.
Bu nedenle, bu coğrafyada adalet arayışı hiç bitmez.
"Alimin olduğu yerde zulüm, zulümün olduğu yerde alim yoktur," derler.
Siz ülkenin aynasına bakınca hangisini alimi mi, zalimi mi görüyorsunuz?
Ol bu nedenle, "Devlet gereğini yaptı" derken bin kez düşünmek ve 'devlet aklına' da her daim güvenmemek lazım.
'Devlet gereğini yaparcılara" son olarak Turgut Uyar'ın Yokuş yol'a şiirindeki dizelerini hatırlatayım. Belki ruhlarındaki karanlık bir parça aydınlanır!
"güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar
dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan

Kürdistan'da ve Muş-Tatvan yolunda bir yer kanar
Muş - Tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar......"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA