Özel Yetkili Savcıların bugüne kadar hazırladıkları bazı iddianamelere göre; Gazetecilerin Hakları ve Mesleki Sorunları ile Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci kitaplarını bulundurmak 'örgüt üyesi' olmanın kanıtı. (2010 Aralık ayında İstanbul'da Yürüyüş dergisinde arama yapıldı, çalışanları tutuklandı. Savcı, dergide yayınlanan bazı yazılarla, büroda bulunan bu kitapları örgüt üyeliğine kanıt gösterildi. Dergi çalışanları hala tutuklu.)

- Puşi takmak da...
(Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül, Kağıthane'de bir markete molotof kokteyli atılması sonrasında bölge civarında puşi taktığı için 'KCK adına eylem yapmak' suçlaması ile tutukladı. Puşi takmanın suç ve örgüt delili sayıldığı davada Kırmızıgül 23 aydır tutuklu. Bence "Başındaki puşi midir (lo lo)/ Diyarbekir işi midir (lo lo)" türküsü de örgüt kapsamına alınmalı ve söyleyenler derhal tutuklanmalı.)

- Tabipler Birliği mitinginde pankart asmak da örgüt üyeliğinin kanıtı;
(Özgür Alkan ve Bahadır Söylemez, Türk Tabibler Birliği'nin düzenlediği miting sırasında pankart astıkları için 'terör örgüt üyeliğinden' 25 yıl hapis istemi ile yargılandı. Mart Kültür Sanat ve Düşünce Derneği'ne 'gidip gelmek', pankart asmak örgüt üyeliğine delil olarak gösterildi.)

- Kitap yazarsanız, konser bileti satarsanız, 1 Mayıs'ta sergi açarsanız zaten yandınız!
(Hatice Harman ve beş öğrenci Malatya'da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde düzenlenen eyleme ve panele katılmak, 1 Mayıs'ta sergi açmak, bildiri dağıtmak, Grup Yorum konserine bilet satmak, Mahir Çayan anmasına katılmak gerekçeleriyle 'örgüt üyeliğinden' yargılanıyor.) - Parasız eğitim istemek en baba örgüt suçu! ('Parasız eğitim istiyoruz, alacağız' pankartı nedeniyle tutuklanan Berna ve Ferhat, 'örgüt üyesi' oldukları iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılandı.)

- 40 yıl önce öldürülmüş olmasına rağmen İbrahim Kaypakkaya'yı övmek de.
(Sanatçı Pınar Sağ hakkında, Tunceli'deki konser sırasında yaptığı konuşmada İbrahim Kaypakkaya'yı övdüğü gerekçesiyle 'örgüt propagandası' yapmaktan 10 ay hapis istemiyle dava açıldı.)

- Kitap yazmak eskiden beri örgüt suçu kapsamına girer!
(Gazeteci Nedim Şener yazdığı kitap, Ahmet Şık ise henüz yayınlamadığı kitap nedeniyle örgüt üyesi olmak suçlamasıyla aylardır yatıyor.)

Bunlar kısa bir internet taramasında ortaya çıkanlar. Bu devletin öküz altında buzağı, yani örgüt arama konusunda çok hassas olduğu bilinir. Siz örgütü ne kadar saklamaya çalışırsanız çalışın, onu gidip bulur. Bu nedenle, insanlar örgütlenmekten korkar. Bilirler, örgütlenmekle, örgüt üyesi olmak arasında ince bir çizgi vardır. Lakin, bu hassas yapı, iş Hrant cinayetine gelince beş yıl aradı taradı ama örgüt bulamadı? Neden? Bu konudaki hassasiyetler dumura uğramış olamaz. İddianameler bunun böyle olmadığını gösteriyor. Peki neden böyle oldu? Gönül gözleri kapanmış olmasın? Belki.... Belki de, bu işin gerçek sebebi, bu coğrafyada İttihat Terakki'den bu yana bizzat devletin "örgüt" olmasıdır.