Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA ARKAN

2020: Erişilebilirlik Yılı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 9 Ocak'ta Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde özel gereksinimli bireylerle devlet korumasından yararlanmış gençlerin kamu kurumlarına yerleştirilmesi töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında özel gereksinimli bireylere sunulan hizmetler, sosyal yardımlar ve aile konuları öne çıkmaktadır.

Özel gereksinimli bireylere yönelik perspektif değişikliği

AK Parti döneminde özel gereksinimli (ÖG) bireylere yönelik oldukça önemli değişiklikler oldu. ÖG durumu sakınılacak bir durum olmaktan çıkıp "normal ve doğal" bir olguya dönüştü. Şehirlerin, kamu hizmet binalarının, okulların, yolların kısaca tüm yaşam alanlarının ÖG bireylere uygun hale getirilmesi çalışmaları hızlanarak arttı. AK Parti bu konudaki olumlu evrensel gelişmeleri hızlı bir şekilde ülkeye taşıdı. Başka bir ifadeyle ÖG bireyin çalışma ve aile hayatı da dahil olmak üzere aktif bir yaşam sürebileceği kabul edilerek kamunun ve toplumun buna uyumu noktasında büyük adımlar atıldı. Bunun en somut örneklerinden birini Erdoğan konuşmasında sunarak devletteki ÖG memur sayısının önceki dönemlere göre yaklaşık on kat artışla 56 bin 500'e ulaştığını belirtti. Bu yıl ise yeni atamalarla birlikte her eğitim seviyesinden 1.304 ÖG bireyin kamuda işe başladığını ifade etti. ÖG bireylerin toplumun tüm alanlarına erişebilmeleri, ekonomik olarak özgürlüklerini kazanmaları yani çalışmaları, bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanabilme fırsatları, yaşamlarını bağımsız olarak devam ettirebilmeleri için kritik öneme sahiptir. Böylelikle toplumdaki "muhtaçlık" algısının ortadan kaldırılmasında gelişmeler yaşanabilir. Devlet için ise kapsayıcılığını ve kuşatıcılığını göstermesi bakımından hem medenilik ölçüsü hem de ülkenin hedeflerine ulaşabilmesi noktasında bir kazanımdır. Erdoğan'ın 2020'yi 'Erişilebilirlik Yılı' olarak ilan etmesi ayrıca önemlidir.

Sosyal adalet, kapsayıcılık ve sosyal yardımlar

AK Parti'nin sosyal adalet ve kapsayıcılık anlayışının en somut göstergelerinden birisi sosyal yardımlardır. Erdoğan'ın da belirttiği gibi AK Parti, iktidarları boyunca sosyal yardımların milli gelir içindeki payını yüzde 0,3'ten yüzde 1,2 seviyesine çıkardı. AK Parti hükümetleri, sosyal yardımlara 17 yılda 339 milyar liralık bir bütçe ayırarak yoksul, yaşlı, dul, yetim, şehit ve gaziler gibi dezavantajlı grupların, sosyal ve ekonomik seviyelerini artırmaya çalıştı. Erdoğan, Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, zenginleştikçe ortaya çıkan değerleri, tüm vatandaşlara yansıtmaya bundan sonra da devam edeceklerini söyledi.

Sosyal yardımlar konusunda AK Parti'nin bundan sonraki hedefi, aileyi merkeze alarak, bütünleşik yardım modeli geliştirmek ve yardımların üretim ile istihdamla ilişkisini kurmaktır. Sosyal yardımlar kamu, belediyeler, vakıflar ve STK'lar gibi çok farklı kurumlar tarafından yapılabilmektedir. Bu da beraberinde bazı düzensizleri getirmektedir. Bütünleşik ve sürdürülebilir yeni modellerle, sosyal yardıma ihtiyacı olan vatandaşların üretim süreçlerine katılması, bir üst hedef olmak durumundadır. Yeni bir meslek kazandırma, evde üretim kapasitesi ve mikro kredi imkanları oluşturma, üretilen ürünlerin kooperatif veya belediyeler aracılığıyla her türlü ortamda (internet, pazar, dükkan vb.) pazarlanması ve mümkünse markalaşma bu sürecin sürüdülebilmesinde anahtar aşamalardır. Yine alt gelirli ailelerdeki çocukların iş garantili, iş yerlerinde uygulamalı nitelikli meslek eğitimleriyle daha nitelikli ve üst gelirli işlere ulaştırılabilmesi önemli hedeftir. İş yerine yerleştirme hedefiyle beraber meslek eğitiminde sigorta ve maaş uygulaması gibi sahada işleyecek yaratıcı çözümlerin uygulanmasına da ihtiyaç vardır. Bu süreçte harcanacak her para sosyal adalete en büyük katkıdır. Bakanlıkların, belediyelerin, okulların ve ilgili kamu kurumlarının bu iki hedefe yönelik uyumlu çalışması gerekmektedir.

Ailenin dönüşümü ve meydan okumalar

AK Parti gibi muhafazakar bir partinin lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en önem verdiği kurumlardan birisi hiç şüphesiz ailedir. Nitekim Erdoğan şöyle demektedir: "Büyük ve güçlü Türkiye hedefimize ulaşabilmenin en önemli şartlarından biri, aile kurumunu sağlam bir şekilde ayakta tutmaktır. Aksi takdirde tıpkı omurgası çökmüş bedenin felç olması gibi aile kurumu dağılmış bir toplumun da yerle yeksan olması kaçınılmazdır."

Belirli gelire sahip sağlıklı ve mutlu aileler, sağlıklı birey gelişimi ile intihar, suç, şiddet gibi birçok sosyal sorunun çözümünün yeridir. Bundan dolayı AK Parti hükümetleri çocukların aile ortamında yetişmesine öncelik vermektedir. Devlet 128 binin üzerindeki çocuğun kendi aileleri yanında büyümesi için yardım sağlamaktadır. Kimsesi olmayan çocuklar için koruyucu aile sistemi desteklenmekte ve 6 bine yakın koruyucu aile 7 bin 259 çocuğa bakmaktadır.

Aile kurumu da değişimin hızından nasibini almaktadır. Ailenin içinde bulunduğu ve var olduğu eko-sistem değişmektedir. Türk ailesi aynı zaman diliminde tarım, sanayi ve bilgi toplumunun değer ve geleneklerini beraber yaşamak durumundadır. Bu ise sorun ve çatışma alanları oluşturmaktadır. Örneğin Türk ailesi otorite, hiyerarşi ve disiplinin çok daha önemli olduğu örgütlenme ve aile içi yaşam biçiminden, paylaşımın ve ortak karar almanın öne çıktığı bir modele dönüşmenin sancılarını yaşamaktadır. Anne ve babalar yeni olan halleri anlayabilme ve uygun yaşam pratikleri oluşturabilme konularında destek aramaktadır. Bu süreçte Türk ailesi üzerinde ikinci yük alanı, köyden kente göçlerle ortaya çıkmaktadır. Son elli yıl içinde Türk toplumunun büyük bir çoğunluğu göç olgusunu yaşamış durumdadır. Göçün Türk ailesi üzerindeki etkisi hala devam etmektedir.

Çalışma hayatı da dahil olmak üzere sosyal bağlam, bir önceki kuşaktan çok farklıdır. Bu altüst oluş sebebiyle, anne ve babalar üst nesilleriyle ve çocuklarıyla ilişkiler ağını sağlıklı yönetebilmek ve yeni yaşam şartlarına uygun eylem ve alışkanlıklar geliştirebilmek için desteğe, danışmanlığa, farklı modellere ve liderliğe ihtiyaç duymaktadır. Aile değerlerinin adaleti sağlayacak ve mutluluğu üretecek şekilde yeniden yorumlanması gerekmektedir.

Aile etrafındaki bu sorunların anlaşılması, çözümlenmesi, uygun davranışların ve alışkanlıkların üretilebilmesi için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, ilçe, il ve büyükşehir belediyeleriyle üniversitelerin ilgili bölümlerine çok büyük görevler düşmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aile konusunda gösterdiği hedeflere ulaşabilmek için bu kurumların koordinasyon, etkili iş birlikleri ve iletişim sistemleri üretilmesi gerekmektedir. Uluslararası ilişkilerde yaşanan gelişmeler sebebiyle dış politika ve güvenlik sorunlarının öne çıktığı zaman diliminde bunun başarılabilmesi ise AK Parti hükümetlerinin en önemli meydan okuması olacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA